Sabahtan beri bu post için koyacak güzel bir yeni yıl resmi arıyordum vesonunda koyulacak en iyi resmin Victoria’s Secret’ın geçen seneki yılbaşı defilesinin resmi olduğunu düşündüm 🙂 Cnbc-e’yi zaten dizileri, çizgi filmleri yüzünden her zaman takdir etmişimdir ancak yılbaşında yayınladıkları bu defile yüzünden kendilerini bir kez daha tebrik ediyorum. Cidden kadın erkek farklı sebeplerden dolayı…
Pazara kadar bekleyemeyip, pastırmalı ekmeği yaptım. Patates ve yağı biraz fazla geldi sanırım. Bir de beyaz peynir yerine kaşar koymasam daha iyi olurdu. (Acaba beni canım paçanga böreği mi istedi?? pastırma, kaşar?? )Oysaki peynir hariç tarifi tam uyguladım. Tadı kötü değil ama yaptığım en başarılı şey de değil. Bu akşamki mutfak maceram şu anda fırında…
Tatatatattttaaaaaaaa…. Bu akşamki uzun araştırmalarım sonunda, önümüzdeki Pazar günü sabah kahvaltısında pastırmalı ekmek yapmaya karar verdimmmm. Tarif bir gazetenin ek olarak verdiği bir yemek dergisinden alıntı ve şöyle: 250 gram margarin1 paket sade kek un3 adet patatesYarım demet dereotu2 adet yumurta sarısı100 gram rendelenmiş beyaz peynir150 gram pastırma2 çorba kaşığı haşhaş tohumuTuz Patatesleri haşlayıp püre…
Bu ara göz gezdirdiğim bir kitaptan alıntı: “İletişim araştırmacıları dakikada 125 ila 150 sözcük konuşabildiğimizi, oysa dakikada 750 ila 1200 sözcük alıp işleyebilecek zihinsel kapasiteye sahip olduğumuzu söylüyorlarmış. Bizi bu kadar kötü dinleyiciler yapan da bu dengesizlik oluyormuş, aklımız sözcükler arasındaki bu bol zamanı başka yerlerde dolaşmakta kullanıyormuş.” İlginç değil mi?
Huntington vefat etmiş. Daha geçenlerde bir ara kendisinden konu açılmıştı. Üstüne bu haberi duymak biraz tuhaf oldu. Huntington’ın 1993’te yazdığı Clash of Civilizations makalesi tüm dünyada yankı uyandırmış ve daha sonra kendisi bunu genişleterek “Medeniyetler Çatışması ve Dünya Düzeninin Yeniden Kurulması”kitabını yazmıştı. Uluslararası politika anlayışına yeni bir yaklaşım getiren bu bilim adamının makalesini üniversitedeyken orijinal…
Oldum olası kahvaltı etmeyi çok sevdim. Sadece sabahları değil akşamları da. İlkokuldan liseye kadar, Cuma akşamları bir çeşit kahvaltı akşamı olurdu. Kahvaltı sofrası zaten evdeki herkesin bayıldığı bir akşam yemeği türüydü. Kim sevmez ki çeşit çeşit peynir, zeytin, taze ekmek, reçel, sarelle. Bu kahvaltı sofralarının en büyük özelliği ve güzelliği domates soslu patates kızartması olurdu.…
Siz annenizin evde yoğurt yaptığı günleri hatırlıyor musunuz???????Ben de hatırlıyorum 🙂
Steril hayat isteğinin hedef noktası standartlaşma mı acaba?Evet öyle. Sokakta yürürken yere türüken insan görmemek, toplumda gün geçtikçe daha da artan kabadayılık dürtüsü ile karşılaşmamak, kimsenin kimseyi rahatsız etmediği, birbirine müdahale etmediği, kim ne giymiş, ne içmiş, ne yapmış bunlarla ilgilenilmeyen bir yerde yaşama isteği benimkisi. Yoksa bir nevi lüks ve zenginlik içerisinde sefahat sürmek…
Dün öğleden sonra sonunda üşenmeyi ve işi bahane etmeyi bırakarak ODTÜ’nün yolunu tuttum. Akbank’a girip başvuru ücretini yatırmam ve öğrenci işlerine af dilekçemi vermem toplamda 10 dakika sürdü. Oradan çıkıp doğru Fakülteye gittim. Şanslı günümdeydim ki tez hocam yerindeydi. Sanırım evren bu diplomayı almamı gerçekten istiyor diye düşündüm, çünkü daha sonra hoca genelde pek yerinde…
Az evvel internette oradan oraya gezerken inanılmaz bir tasarımcı keşfettim. Adı Yulia Brodskaya. Rus asıllı bir tasarımcı. Sayfasında gezinirken kendimden geçtim diyebilirim.Yulia’nın kağıtları keserek oluşturduğu bu illüstrasyonlar, grafikler gerçekten harika.
Atlas Tozu 