Hobiniz nedir?


Az evvel okuduğum Can Dündar’ın şu yazısı uzun zamandır düşündüğüm ama yazmayı akıl etmediğim bir meseleyi bana hatırlattı.

Diyelim bir form dolduruyorsunuz. THY’nin miles and smiles kartının formu da olabilir bu, kredi kartı başvurusu da ya da ne bileyim üye olduğunuz bir derneğin başvuru formu da. Aşağılarda bir yerde sorar size; “hobileriniz nelerdir?” Biz de yazarız kitap okumak, sinema vs. Sanırım 10 yılda bir kitap bitirebilen Türk halkının en düşkün olduğu hobinin kitap okumak olduğunu görürüz bu sayede.

Son yıllarda vitraydan, ahşap boyamaya, fotoğrafçılık kursundan, yemek kursuna herşeyin kursunun açılması moda oldu. Herkesin sonradan olma hobileri, sonradan gelişen değişik ilgi alanları olmaya başladı. Zaman zaman biz de girdik öyle arayışlara. Ata binip arya söylemekti hayalimiz ama aslında içimize çok da sindirilmiş bir şey olmadığı için sadece aramızda espri konusu oldu.

Şöyle cümleler duyar oldum etraftan: “Çok sıkılıyorum, bir hobi bulmam lazım, acaba kursa mı gitsem? ne kursuna gitsem? “

Bu tabi hoş bir şey. İnsanın yeni şeyler öğrenmesi. Yeni ilgi alanları keşfetmesi. Bence bunda kötü olan hiç bir şey yok. Ama biz bu kurslara etiket olsun ondan da anlıyorum bundan da konuşabiliyorum diye mi gidiyoruz acaba? Gerçek ilgi alanları öncelikle kişinin merakla kendi başına kurcaladığı alanlar değil midir? İşe etiket takmak olarak bakınca zaten o öğrendiğimiz şey hobi olmaktan çıkmıyor mu?

Özel ilgi alanınız sizin kendi içinizde hissedip peşinden gideceğiniz bir şeydir bence gönülden sevmeyi gerektirir, kurslarda ve toplu hareketlerle öğrenilemez. Aradan yıllar da geçse o sizi bırakmaz siz onu. Üstüne üstlük o şey her ne ise doğuştan gelen bir yeteneğiniz de vardır.

Hayatımda şimdiye kadar iki kez kursa gittim. Biri üniversite son sınıfta gittiğim seramik kursuydu. Tuğba gidiyor diye gitmiştim. Ne yalan söyleyeyim zevk de almıştım ama devamını getiremedim. İkinci olarak başladığım ama devamını getiremediğim kurs fotoğrafçılık kursu oldu. O kursa gitmemin bir sebebi Mert’in de gidiyor olması idi, ikincisi de 2004’te aldığım klasik fotoğraf makinesini kullanmayı hala doğru düzgün öğrenememiş olamamdı. Ben güzel turistik fotoğraflar çekmeyi seviyorum yoksa öyle bir sanatsal durumum yok işin açıkçası. Amaç gezilen görülen yerleri en iyi şekilde fotoğraflamak ve bu sayede en canlı şekliyle hatırlayabilmek. Sonuçta o kursun da ilk iki haftaki derslerine gidip daha sonrasını getiremedim. Çünkü galiba fotoğraf makinesinin otomatik ayarını kullanmak daha kolay geldi.

Peki benim hobim ne? Yemek yapmak 🙂 Yemek konusunda okumak 🙂 Yemek yedirmek:)

Mutfak benim yıllardır vazgeçemediğim bir yer. Baharatçı gezmek, içindeki yemekleri pişirmesem de yemek kitabı toplamak, yemek filmleri seyretmek, yemek yemek, değişik yemek yemek.

Şimdi herhangi bir kursta öğrenilmiş bir şey yemek yapmak gibi yıllar içerisinde oluşmuş, pekişmiş bir şey bir ilgi alanının yerini alabilir mi? Yemek yapmak benim içime sinmiş, tarif bile verirken gözlerimin içi yanar, yeni bir sofra düzeni gördüğümde, yeni bir peynir tattığımda zevkten deli olurum. Kursta bunu da öğretiyorlar mı?

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s