Şimdi bir önceki yazıda efesi, yakutu ve diğerlerini bırakıcam yazdım ya onun üzerine bence bir içki yazısı iyi gider diye düşündüm. Tütün ve Alkol Piyasası Düzenleme Kurulu’nun alkollü içki reklamlarına getirdiği ökısıtlamalardan sonra artık alkollü ürünler kesinlikle gıda ürünleri ile ilişkilendirilemeyeceklermiş. Yani bir daha rakı, peynir ve kavunu aynı fotoğraf karesinde görmemize imkan yokmuş. Rakı-balık keyfi en azından fotoğraflarda bitmiş, beyaz ekranda bitmiş.
Üstüne üstlük rakıyı artık coğrafi, tarihi, kültürel ve sanatsal değerlerle de ilişkilendirmek yasakmış. yani Boğazda rakı kavramı reklamlarda kullanılamayacakmış!!!
Şimdi biz değil miyiz çilingir soframızla övünen? Rakıyı Türk kültürünün bir parçası sayan. Yabancılara turistlere övüne övüne anlatan. Yunan uzosuna burun kıvıran.
Bu durumda ne oldu bizim arnavut ciğeri, babagannuş, ezme, humus, piyaz, muhammara, şakşuka, tarama, zeytinyağlılar, paçanga böreği, lakerda ve daha nicelerinden müteşekklil anlı şanlı çilingir soframıza.
İçki içmeye kimseyi özendirmenin tabi ki bir alemi yok . Ancak gençleri çocukları koruyalım derken bir şeylerin suyunu çıkarmanın da bir alemi yok tabi.
Öte yandan Türkiye Norveç, İsveç olsa anlayacağım insanların karanlıktan, sürekli soğuk ve kapalı havadan bunalıp kendilerini içkiye vermelerini ama Türkiye gibi bir ülkede erkekler kahvehanelere giderken, kadınlar apartman, konu komşu ya da akraba günlerinde buluşup birbirlerine bedava terapi yaparken, kim alkolik olacak gerçekten bilmiyorum.
TAPDK harıl harıl alkollü içeceklere karşı mücadele ederken. Özelleştirmeyle birtlikte TEKEL’i satın alan Mey içki de boş durmamış, aşağıdaki reklam afişini hazırlamış. Son derece esprili ama aynı zamanda sektörün tepkisini açıkça ortaya koyan bir protesto biçimi sergilemiş. Kendilerini tebrik ediyorum ve cevap veremediği her türlü eleştiriye karşı yasaklama, sansürleme zihniyeti ile hareket eden herkese örnek olması dileğiyle diyorum.
Atlas Tozu 