Dün yine kendime bir iyilik yapıp soluğu Renewanın hamamında aldım. Masaj, cilt bakımı hepsi hikaye bence. Önce sauna, sonra buhar odası, onun üzerine giriyorsun Türk hamamına bir kese atıyorlar sana, cildin yumuşacık oluyor.
İlk defa hamama bundan 7-8 sene önce gitmiştim. Ankara’nın tarihi dedikleri Karacabey Hamamıydı gittiğimiz yer. Ben içerideki ortamı görüp fenalaşmış ve bir daha adım atmamaya karar vermiştim. Gel gör ki aslında içerideki insan profili gelin görümce, kaynana muhabbeti yapan kadınlardan oluşmasa aslında hamam süper bir yer.
İşi bitip çıktığında kendini tertemiz ve arınmış hissediyor insan. Bir nevi detoks yani. Durum böyle olunca biraz hamam kültürü ve tarihçesi okuyayım dedim ama evdeki Osmanlı kitaplarının birinde bile ne mimari açıdan ne de kültürel açıdan hamamların ele alındığı bir bilgiye rastlayamadım. Yine sordum Google amcaya. Hamam kültürü aslında Osmanlıya Romadan, bizanstan miras kalmış bir gelenekmiş. Ancak Osmanlılar bu hmam olgusunun kültürel bir olgu haline getirilmesini sağlamışlar. Özellikle kadınlar için sosyalleşilecek, evden ve günlük işlerden uzaklaşılmasını sağlayacak bir ortam myaratmış. Anneler oğullarına evlenecek kız ararken genç kızlar da kendilerini oğlan annelerine beğendirebilmek için hamamlarda salına salına dolaşır olmuşlar. Zamanla olay törensel bir boyut kazanıp, sazlı sözlü yemek yenilen bir olaya dönüştürülmüş.
Bugün artık geleneksel, tarihi Ankara hamamı dediğimiz yerler pek gidilesi yerler değil bana kalırsa. Ama sağolsun oteller, spor merkezleri açtıkları spaların içerisinde mutlaka bir de Türk mü, Romalı mı yoksa Bizanslı mı olduğu karışmış bir hamam bölümüne mutlaka yer veriyorlar. Bize de sefasını sürmek kalıyor.