Dolmabahçe Sarayı- Yeni Ofis Dekorasyonu

Hani şöyle bir durum vardır, konu gezilecek görülecek yerlere geldiğinde en yakınımızdakileri nasıl olsa istediğim zaman giderim mantığı ile es geçeriz, o yüzden de daha uzaktakiler bizim için daha öncelikli olarak görülmesi gereken yerler arasındadır.  Şimdiye kadar Versailles, Buckingham, Windsor, Hofburg, Schönbrunn’ün yanında adını hatırlayamadığım pek çok kraliyet sarayını görmüş olmama rağmen Dolmabahçe’nin kapısından bir kez bile girmemiş olmam hem bir ayıp hem de yukarıda bahsettiğim nasıl olsa gidip görürüm mantığının sonucu galiba.

16 ve 17. yüzyılda Avrupanın iki büyük devleti: Osmanlı ve Avusturya Macaristan İmparatorlukları. Genel olarak şatafatı pek sevmediğim halde Viyanayı ilk gördüğümde bana verdiği ilk his tam bir imparatorluk şehri olduğuydu. O zamana kadar İstanbul’da sadece Topkapı Sarayı ve eski şehrin kurulu olduğu yarımadayı turistik olarak gezmiş olduğum için Avrupa mimari tarzında yapılmış bir Osmanlı Sarayı da görmemiştim.

İşte tam da bu yüzden, Dolmabahçe sarayı benim için hep Atatürk’ün vefat ettiği yer oldu galiba yıllarca. En son İstanbul’da geçirdiğimiz bir hafta sayesinde Dolmabahçenin aslında hakettiği uzunlukta olmasa da etkilenip gurur duymama yetecek bir tur atma fırsatımız oldu. Sarayın %20’sini ancak görebildim. Sarayın bahçesi ve mavi salona bayıldım. Sarayla ilgili bir başka güzelliği de Ankara’ya döndükten sonra farkettim. Dolmabahçe sarayının gerçekten güzel bir web sitesi var flash kullanılarak yapılmış  ve hatta 2008 yılında ödül bile almış.

Sarayın mavi salonu, Ankara’daki ofisin tadilat ve dekorasyon işlerine hız verirken, modern tarzdan klasiğe doğru evcrilmemi de sağladı sanırım. Ne de olsa bizim gibi işleri yapan insanların en önemli görevi temsil etmek değil mi? Dünyanın her yerinde uzay istasyonu derecesinde cool, modern ofislere rastlamak mümkün değil mi zaten? O zaman çalışma odamı hafiften müzeye dönüştürmenin de bir zararı olmaz sanırım düşüncesiytle şu aşağıda 1/6’sı görünen halıya göz koydum. Almadım ama ayırttım. El dokuma, eskitilmiş görünümlü, kök boya bir Uşak halısı bu. İlk görüşte vuruldum galiba 🙂
benim ofis halım

Şimdi tabi böyle halıyı yere serince üzerine duvarlara ne asacağımızı da düşünmek gerek. Bir kısmını çinilerle süsleyelim diyorum ama bir taraftan da sırf çinikullanırsak odayı camiye çevirebiliriz gibi geliyor. O yüzden geçenlerde aklıma Vincent Van Gogh’un Çiçek Açan Badem Ağacını tablosunu da kullanabiliriz gibi geldi. Çinilerle çok alakalı değil ama mavi tonlarında çok güzel bir resim. Dost kitabevinde  bir kopyasını da buldum resmin ama hala araştırmalarıma devam ediyorum. Eşya, halı, perde önemli ama aslında onların hepsini gösteren şey aksesuar. O yüzden seçimleri iyi yapmak gerek.

image

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s