Gossip Girle Devam

Uzun bir aradan sonra geçtiğimiz bayram tatili yakalandığım grip sayesinde tam bir  gossip girl weekend yaptım kendime.  Kıyafetlere bakmaya yine doyamadım. İtiraf ediyorum yine sinir oldum, ben de teenage olmak, çok zengin olmak ve Manhattan Upper East Side’da yaşamak istedim. Napalım, utanacak bir şey yok bence. Kim istemez ki? Ben istemem diyip,  yalan söyleyip, gerçekçi, idealist ya da akıllı bıdık ayaklarına yatmayın.

Hikaye artık bildik bir hikaye, hikayedeki çiftlerin çeşitli kombinasyonlarda karşımıza çıkabildiğini zaten epeydir biliyoruz. Blair Waldorf-Chuck Bass aşkının sonunda resmileşmiş olması acayip mutluluk verici. Tanrım kaç bölümdür bunu bekliyordum.  Chuck Bass hayranlığımı kazanmaya devam ediyor. Kendisi Carrie’nin Mr. Big’i modunda Gossip Girl’ü çekip çeviren adam olarak karşımızda 3. sezonda da. Sahiplenici, güçlü, akıllı, sevdiklerine ve ailesine karşı koruyucu tavırlı melek gibi süzülüyor ortalıkta. Tamam bazıları Motherchucker’ı böyle iyi çocuk modunda görmekten pek hoşlanmamış olabilir ama ben bayıldım.

Gelelim diğer karakterlere. Dizinin 3. sezonu ile birlikte üniversiteye giren zengin kızlarımız  birden şoka giriyorlar. Ayrıcalıklar ve üstünlüklerinin burada geçerli olmadığını görmek onlar açısından şaşırtıcı. Üniversiteye gitmek istemeyen Serena’ya Chuck’ın söylediği bir şey ise cidden çok etkileyici: “bizim gibiler için üniversite diploması sadece bir aksesuar” tarzında bir şey söylüyor yanlış hatırlamıyorsam. Şimdi demek ki para her yerde para, Manhattan Upper East Side’da da yaşasan İstanbul Etilerde de paran varsa diplomaya gerek yok sanırım. Ya da paran varsa insanlar pek çok şeyi görmezden gelebilirler aslında. 

Blairciğim, tamam lisede prensestin, üniversite beklediğin gibi çıkmadı ama bu kadar da eziklik olmaz ki? Lisenin merdivenlerinde Kraliçe Elisabeth gibi herkesi tepeden seyretmek, NYU’da avamla karışmaktan daha kolaymış değil mi? 

Burada Chuck yine giriyor tabi devreye, sevgilisinin buz gibi eriyip giden güvenini yerine getirmek için paparazzi tutup peşine bile takıyor. Ama Chuck’ın söylediği bir şey var ki beni benden alıyor ama tabi ki, Blair’i akıllandırmaya yetmiyor.  “Next time you forget you’re Blair Waldorf, remember I’m Chuck Bass, and I love you.” Henüz 3. sezonun 8. bölümüne kadar izledim diziyi. O yüzden sezonun geri kalanı için konuşmak zor. Ama umarım Blair kendini bir an önce toparlar, entrikanın, yalan ve dolanın dozunu tutturur,  zira bu ikisinin ayrılığını izlemek istemiyorum.

Serena ise babasının dikkatini çekmek maksadı ile bütün yazı AGD vaziyette geçirip New York’a geri döndüğünde çok büyük depresyondadır. Bazen diyorum ki bu kıza rahatlık batıyor. Üniversiteye gitrmeyecekmiş ve babası onunla ilgilenene kadar da paparazzilerin göz bebeği olacakmış.

Ailenin aslında herşeyden önce geldiğini başka bir üslupla bir de  Nate Archibal’dan öğreniyoruz. Burada da para herşey olmaya, ailenin çıkarı korunmaya devam ediyor. Dizi bu derece mantıklı, ve paracı ilişkiler eksenine otururken bir yandan da Lily’nin 20 yıl sonra da olsa kendisinden fakir sevgilisiyle bir araya gelişi ve flashbackler yardımı ile geçmişi hatırlayışı aslında para da önemli değil canım asıl önemli olan senin mutluluğun, hayatta ne yapmak istediğin gibi sinyallerde veriyor.

Gelelim lonely boy, Dan Humprey’e.  Bu çocukta tip desen tip yok, karizma yok, para yok, pul yok, e ben anlamadım ne diye dizinin en göz alıcı hatunlarıyla bu adam çıkıyor. Çirkin şansı diye buna möı diyorlar yoksa. Serenedan sonra 3. sezonu bir film yıldızı ile açtı beyefendi. Yolu açık olsun.

Vanessanın saçları bu sezonda gerçekten korkunç olmuş. Hani mümkün olsa kendim gidip keseceğim. Aynı şey Jenny için de geçerli. Lolita Jenny gözlerine azıcık daha az makyaj yapsa daha iyi olacak sanki. Ya da ne bileyim işte bu kızın üzerinde herşey o kadar çakma duruyor ki belki de yapımcıları kutlamak lazım, Manhattan’da bir Brooklyn’li imajını çok iyi veriyor çünkü.

Üniversite  Blairin saç bandlarını alıp götürdü. Ama kendisi bence dizinin en güzel giyinen hatunu. Serenanın ben ne giysem yakışır, bana bir yelek bir kot şort yeter hali devam ediyor. Ama ben bu kızı hala beğenmiyor ve güzel de bulmuyorum. Bu noktada “I better shut up”. Resimler yeterince konuşuyor bence.


Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s