Dikmen Vadisinde Kızılordu Korosunu dinledik, hem de kaç kere..

Tam 2,5 kere… tamam biraz abarttım aslında bir kere…

Geçen haftasonu Adam şehirdeki ilan panolarında Rus Kızılordu Korosunun Dikmen Vadisinde konser vereceğini görmüş.  İşte bizde bu hevesle Salı günü verilecek olan ilk konsere gitmek için hazırlandık. Hazırlık dedi isem aslında soğuk sandviç ve sularımızı alıp vadinin amfi tiyatrosunda yerimize kurulduk. Gel gör ki konser başlamadan önce Melih GÖKÇEK çıkıp, salı günü sabaha karşı cereyan eden olaylardan dolayı o günkü konserin 3  Türkçe şarkıdan ibaret olacağını söyledi. Bu durum kalabalığın hoşuna gitmemekle birlikte pek fazla protesto eden de olmadı. Bizi oraya dizip, konseri yarım saat geç başlatıp üstüne bir de bugün size 3 şarkı yeter diyen Melih GÖKÇEK’in, bugün matem günüdür, eğlenmemiz uygun değildir, bu durumu kötüye kullananlar olur şeklinde açıklamalar yapmasını kendisinin kabile yönetir gibi şehir yönetmesine bağlıyorum ben. Üstüne üstlük seyirciye bir de bugün üç şarkıda keseceğiz, yarın programa devam edip etmeyeceğimize de sonra karar vereceğiz demez mi:!!!! Sen tut böyle güzel bir etkinlik için koro ve dans grupları dahil neredeyse 100 kişilik bir kadroyu türkiye’ye getir, sonra sahte saygı gösterisi uğruna insanları böyle bir müziği dinlemekten mahrum et. Ben küçükken ailede, ya da civar çevrede biri vefat ettiğinde evdeki televizyonu kapatırlardı. Bunu da kaybedilen kişiye duyulan saygı ile açıklarlardı. Hiç anlamazdım bu saygının nasıl bir saygı olduğunu. İşte Melih GÖKÇEK’in konserleri iptal etmek istemesi de bana aynen bu televizyon kapatma hikayesini hatırlattı.

Sevgili Melih, bu madem yas tutulacak bir gün –  ki ben burada İskenderunda şehit düşen askerlerimiz için yas tutulduğunu farzediyorum-  el alem ne der diye düşünüyorsan o zaman üzüntünü açıklarsın, herkesi saygı duruşuna davet edersin, arkasından da İstiklal marşı söyletirsin, sonrada oraya toplanmış yüzlerce belki de 1000’i aşkın insana saygısızlık etmeden normal konser programını yaparsın.

Neyse bu yazının konusu Melih GÖKÇEK değil. Asıl derdim Dikmen Vadisi ve Rus Kızılordu Korosu Konseri hakkında yazmak aslında. Melih’e kızıp da konserden olmadık tabi ki biz. İnat ettik, ertesi gün yeniden gittik. İyi ki de gitmişiz. Hatta kendim gitmekle kalmayıp, bugün akşam da annemleri yollayıp onların da bu güzel konseri izlemelerine vesile oldum.

Bu akşam yine Dikmen Vadisinde yürüyüşe de çıktığımız için amfi tiyatronun yanından geçerken sahneye bakmayı da ihmal etmedik. Bizim konserden farklı olarak bu akşam sonunda mehter takımını da getirmişlerdi ki ilanlarda Rus Kızılordu Korosu ve Mehter Takımının birlikte sahne alacağı yazıyordu. Şimdi ilk gün üç şarkı söylediklerine, ikinci gün iki saatlik bir konser verdiklerine , bugün de bizim mehter takımını gösteriye dahil ettiklerine göre, yarınki konser en güzel konser olacak. O yüzden eğer bu yazıyı okuyan, Ankara’da oturan birileri varsa yarın akşam yapılacak son gösteriyi kaçırmamalarını şiddetle tavsiye ederim.

Açık havada, güzel müzikler dinleyip güzel danslar izleyeceğiniz bir 2 saat sizi bekliyor. Yalnız giderken yanınıza mutlaka minder tarzı birşeyler almayı ihmal etmeyin, aksi takdirde sizin de bizim gibi dötünüz tahta olur. İkincisi, bence aynı bizim gibi siz de hazırlayın evden bir sandviç, alın yanınıza içeceklerinizi, çekirdeğinizi öyle gidin. Zaten yer bulabilmek için erken gideceksiniz, dolayısı ile orada da biraz bekleyeceksiniz, o yüzden açık havada piknik yapmak basit lezzetlerle mutlu olmak için cidden iyi bir fırsat. Ayrıca amfi tiyatronun arka girişindeki algidacılardan twister ve frigolo almayı da ihmal etmeyin. Fotoğraf makinenizi mutlaka götürün, ancak videonun fotoğraflardan daha iyi sonuç verdiğini de unutmayın. Dansçılar o kadar hızlı dans ediyorlar ki ben fotoğraf makinesini odaklamakta epey zorlandım. Ama videolar eve geldikten sonra bile insanın kendisini hala gösteriyi izliyor gibi hissetmesini sağlıyor.

Şimdi Melih amcadan bu konserlerin devamını getirmesini bütün Ankaralılar adına talep ediyorum. Ayrıca halk konserlerinin fiks adamı olan Ferhat GÖÇER, Sibel Can gibi isimlerden daha orijinal isimlerle bizi buluşturmasını da talep ediyorum. Mesela benim canım, hafif esintili yaz akşamlarında aynı amfi tiyatroda, Latin, Yunan, İtalyan, Fransız, Kuzey Afrika, Lübnan müzikleri dinlemek istiyor.  Dikmen vadisi gibi çok para harcanarak yeniden tasarlanmış, yemyeşil çimlerle, rengarenk ağaçlarla dolu, mayısta  mor, pembe, beyaz çiçeklerle donanan, içinde bulunduğumuz Haziran ayında ise mis gibi iğde ve hanımeli kokan bir alanda sanatsal aktiviteler açısından da daha renkli akşamlar geçirmeyi talep ediyorum. Daha önce Botanik parkı ile ilgili olarak yazdığım yazıda şunları söylemiştim.  Vadi Botanik parkına göre çok daha iyi bakılan bir yer. O nedenle sanatsal aktiviteler açısından varolan potansiyelin artırılması gerçekten çok önemli. Tabi bir de özellikle vadinin üçüncü etap tarafında açılan cafelerin cidden işletmecilikten anlayan girişimciler tarafından yönetilmesi faydalı olur. Yoksa bir nescafenin gelmesi için 15 dakika bekletilen müşteri bir daha oraya uğramaz. Duydun mu Melih?

1 comment

Add Yours
  1. Duygu

    Hah!”Duydun mu Melih?”.İki kelimeyle bir tasvir paragrafı yazmışsın aslında,güldüm-sedim ekran karşısında..

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Twitter resmi

Twitter hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s