2010 Yaz Albümleri: Sertab, izel, ışın, nev ve diğerleri, Cover Albümlerle Nereye Kadar?

Bu hafta Türk popüler  müzik piyasasını masaya yatırmaya karar vermiş gibi görünüyorum. Çok iyi bir Türkçe pop/rock müzik dinleyicisi olmasam da son zamanlar da belki de şans eseri izlediğim programlar, okuduğum gazete haberleri beni bu konu hakkında daha ciddi düşünmeye teşvik etti. Özellikle de bu hafta başında yazdığım Çeşme Uluslararası Şarkı Yarışması finalinden sonra biraz daha odaklanıp interneti de şöyle bir karıştırınca durumun daha da vahim olduğunu düşündüm.

Şimdi bu yaz çıkan albümlere bir göz atalım:

Sertab Erener-Rengarenk

Sertab Erener’i sevmeyen azdır. Türkiye’nin en güzel sesli kadınlarından.  Sesi ve tarzı ile 1992 yılında çıkardığı Sakin Ol albümünden bu yana hep çıkışta. 2004 yılında kazandığı Eurovizyon şarkı yarışması ile bizlerin Eurovizyon travmasına son vermiş isim. Şimdiye dek best oflar da dahil olmak üzere 13 albüme imza atmış bir sanatçı. 2010 yılında çıkardığı Rengarenk albümü çok iyi bir reklam kampanyası ile desteklenmiş.  Sertab’ın erkek kardeşi Serdar Erener Türkiye’nin en tanınmış reklamcılarından. Serdar Erener’in karısı Nil Karaibrahimgil’in ünlü olmasına vesile olan Turkcell- Özgür kız kampanyasının, Cellocan’ın ve daha bildiğimiz pek çok reklam kampanyasının yaratıcısı. Dolayısı ile böyle bir kardeş ile Sertab Erener’in kötü reklamının yapılması mümkün değil. Bu veriler altında albüme geçiyorum.

Albümün kartoneti baktıkça insanın içini açan cinsten. Yaza uygun. Fotoğraflar albümün adı gibi rengarenk. Albümü aynı adlı albümden dinlemeye başlıyorum. Başlar başlamaz gözümün önüne Slumdog Millionaire geliyor. Neden diyorum? Neden Nil Karaibrahimgil,  Ringa Ringa’nın sözlerini değiştirip Sertab’a hediye eder? Peki Sertab neden  albüme bu şarkının adını verir?  Sözü Nil Karaibrahimgil’e müziği Raquib Alam & A. R. Rahman’a ait Rengarenk dışında, az daha ilerleyince başka bir tanıdık ve çok sevdik melodi çalınıyor kulağıma. Bu defa Issız Adam filmi geliyor gözümün önüne. Filmin soundtrack albümünde yer alan yabancı dilde söylenmiş tek  şarkısı,  Michel Fugain’in Une Belle Histoire’ı sanki. Ama bir farkla, Türkçe  söz yazılmış üzerine. 2008 yılında üzerine blog yazısı bile yazdığım, aylarca bıkmadan dinlediğim çok sevdiğim Fransızca bir şarkı “Une Belle Histoire”. Hani benim için “Can’t take my eyes off  of you” neyse “Une Belle Histoire” onuın Fransızca versiyonu.    Sinir oluyorum. Bir yandan da neden diye sormaya devam ediyorum. Soner Sarıkabadayı’dan Koparılan Çiçekler, Ego, Açık Adres ve Bu Böyle şarkıları albümde yer alırken, Koparılan çiçekleri dört ayrı remixi ile birlikte toplam beş defa dinliyorum. Asıl bomba sonradan geliyor:   Hakkı Bulut’tan “İkimiz bir Fidanız”la kapanışı yapıyorum. 

Şimdi elimizdekilere bakıyoruz: Popüler müzik dinleyicisinin nabzını iyi tutan bir besteci + iyi bir yorumcu + iyi bir reklamcı. Bu toplama işleminin sonucunda, albümün içinin de  adı gibi rengarenk olması gerekirken, 4 remix, 3 coverla bu yaza damgasını vuran albümü dinleyip bir kenara bırakıyoruz. 

Nev- Bir Nev-i Alaturka

D&R en çok satan albümler listesinin dört numarasında Nev’in yeni albümü Bir Nev-i Alaturka var. Bugün Hürriyet Gazetesi köşe yazarlarından Ahmet Hakan Nev hakkında da bir iki satır yazmış.  Demiş ki Nev alaturkayı çekici hale getirerek söylüyor, dinleyiciler de alaturkaya susamış kana kana içiyor. Alaturkanın yükselişi demiş Ahmet Hakan buna. Yazıyı okuduktan sonra düşündüm. Ben dedim kendime tam bir alaturka ziyafeti çekmek istesem gidip Nev mi dinlerim?  Yok valla dinlemem…  Zeki Müren’i, Muazzez Abacı’yı bilip de neden  Nev’in yorumu ile yetineyim ki? En kötü ihtimalle alırım soluğu  Bekri Tunalı Meyhanesinde. Otururum yudumlarım rakımı, dinlerim TRT Ankara Radyosu sanatçılarından mis gibi fasılımı, hatta ben de söylerim onlarla. Bizim her mangal sefası eninde sonunda fasıla dönmüyor mu ki?  Neden kendi şarkılarını söylemedin Nev diye sormak istiyorum bu defa? Nereden doğdu bu alaturka albüm ihtiyacı?

Muazzez Ersoy- Mozaik

Şimdi Ahmet Hakan yazmış ya alaturkaya susadık diye. Muazzez Ersoy 1995-2000 yılları arasında 12 tane Nostalji albümü çıkarmış bir sanatçı. Sanatçı diyorum zira kendisi 1998 yılında zamanın Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel tarafından devlet sanatçısı ünvanı ile ödüllendirilmiş. Eh o alaturkaya susayanlar söyleseydi ya Muazzez Ablaya, o da  devam etseydi Nostalji serisine 13, 14, 15 diye… Muazzez Ersoy seyirciden, dinleyiciden umudu kesmiş olmalı ki o da gitmiş Nev’in yaptığının tam tersini yapıp yeni albümünde Kenan Doğulu’nun Aşkım Aşkım şarkısı ile İlhan Şeşen’in Rüzgar şarkısını söylemiş. Bunların yanında albümde iki tane de Niran Ünsal şarkısı mevcut. Şimdi bu ne pehriz ne lahana turşusu?

Işın Karaca- Arabesque

Gelelim bir başka cover albüme. Işın karaca’nın Arabesque’i. Işın Karaca üniversite yıllarının sene sonu festivallerinin değişmez ismi idi. Daha o zaman pek kimse bilmezdi onu. Ankara’da No Name’de sahne programı yapardı. Tok sesli, tombul ama neşeliydi. Her okul konserinde, seyircinin tutkuyla kendisine eşlik etmesi karşısında “söz veriyorum hepinize kaset yapıcam” derdi. O konserlerde yedi kocalı hürmüzü, mavi maviyi, o günün popüler şarkılarını söylediğini, bizi çok eğlendirdiğini ve programı her bittiğinde kendisine doyamadığımızı hatırlıyorum.  Aradan zaman geçti Işın önce Sezen’in vokalisti oldu… Benim okuldaki son İnek Bayramımda bu benim Mülkiye’deki son inek bayramım dedi. Böylece o da ben de aynı yıl Mülkiye’den mezun olduk. Aradan çok da zaman geçmeden ilk albümünü çıkardı. Ama ben en çok ilk değil, ikinci albümü “İçinde Aşk Var”ı sevdim. Sonra yok oldu ya da ben kaybettim izini. Şimdi Arabesque ile karşımda.  Bu da Nev’inki gibi bir cover albüm. Ama arada muazzam bir fark var. Bu şarkılar Işın’a çok yakışmış… Belki de yoluna böyle devam etmeli… O yüzden de  bundan sonrasında albüm çıkarmasına bile gerek yok, gece klüplerinde söylese kafi… Ancak, damardan, cover albümlerin mirasyediliği ne kadar sürer bilemem tabi.

 

Şevval Sam- Has Arabesk

Şevval Sam’în çıkardığı has Arabesk albümü ikinci bir Nev vakası. Bir “Yalnızım Dostlarım” yorumu yapmış… ben bir kere dinledim… bir daha dinler miyim? Şimdi daha önce Nev’e sorduğum soruyu Şevval’e de sormak lazım. Nereden çıktı bu arabesk albüm projesi???? Neden? Niçin????? Anlayabilen varsa lütfen bana da söylesin… Şarkılar yakışmamış sana Şevval… Eğreti olmuş, peruk gibi durmuş, büyük gelmiş ya da ne bileyim belki de bir şeyler eksik kalmış… Albümün iddialı adına rağmen arabesk müziğin ruhunu ben bu albümde bulamadım.

İzel- Jazznağme

Bir  başka cover alaturka albüm. Adında jazz geçtiğine çok da aldanmamak lazım çünkü ben içerikte jazz’a dair pek de bir şey göremedim. Orkestraya  biraz bass gitar, azıcık da jazz vari piyano tıngırtısı eklemek jazz yapmak için yeterliyse o ayrı tabi… Bence Nev’den bir farkı yok. Ama bence İzel’inki Ahmet Hakan’ın dediği şekliyle alaturkayı sevdirmek açısından daha başarılı. Bu albümün şarkı seçimlerini daha çok beğendim. Fakat yine de ikisini de aynı sebepten dinlemem…. Eğer illaki alaturka şarkıların, türkülerin jazz versiyonunu dinleyeceksem İzel değil,  Jülide Özçelik dinlerim.

Göksel- Hayat Rüya gibi

Göksel’in ikinci cover albümü. Eski Türk filmlerinin müzikleri ve çamlıca gazozu albümlerinin ikincisi. Dinlenmiyor mu? Dinleniyor tabi.. Sevilmiyor mu? Seviliyor tabi… Tıpkı Gripin’in “Yolcu Yolunda Gerek” ve “Dalgalandım da Duruldum” coverları, Kargo’nun “Benim Gönlüm Sarhoştur”u, Dumanın “Herşeyi Yak”ı, “Çile Bülbülüm Çile”si, Candan Erçetin’in “Ben Böyleyim”i, Kolpa’nın “Böyle Ayrılık Olmaz” ve “Kadınım” şarkılarının sevildiği, dinlendiği ve istendiği gibi…

Daha verecek çok örnek, yazacak çok albüm var aslında… Ancak bu kadar uzattıktan sonra uzun sözün kısası…Bu cover albümler sahiplerinin cebini kısa vadede doldururken, uzun vadede müzik piyasasının kısır bir döngü içerisine girmesine,  müzikte çeşitliliğin azalmasına neden oluyorlar.  Hepimiz cover dinlemeyi seviyoruz, çünkü sözlerini ezbere bildiğimiz şarkıları söylemek kolayımıza geliyor, daha rahat eşlik ediyoruz, daha çok eğleniyoruz. 

Ancak albümü olan şarkıcıların, gece klüplerinde canli performans sergileyen şarkıcılardan bir farkının olması gerektiğini de düşünüyorum. Aksi takdirde İstanbul’da, Ankara’da, İzmir’de, Adana’da ve Türkiye’nin diğer şehirlerinde sahneye çıkan canli müzik yapan cover grupları ile televizuonlarda video klipleri dönen, yazılı ve görsel medyada yer alan şarkıcılarla diğerleri arasında bir fark kalmıyor diye düşünüyorum. Buna benzer düşüncelerimi gittiğimiz bir Gece yolcuları konserinden sonra yazdığım yazıda da söylemiştim zaten. İşte bu yüzden bu yaz piyasaya çıkan albümlerin hemen hemen tamamına sinmiş olan kopyacılık ve tekrarcılığın kimseye uzun vadede fayda getirmeyeceğini de inanıyorum.  Yeni müzisyenlerin yetişebilmesi, müziğin çeşitlenebilmesi, kalıplardan kurtulabilmesi, yenilerin önünün açılabilmesi için öncelikle piyasadaki cover kirliliğinin ortadan kalkması gerek.

 

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s