Yeni yıl suni de olsa insanlara yeni başlangıçlar yapma şansı verir ya, işte ben de bu hafta yeni bir yıla girmiş gibi hissediyorum kendimi. Bunda en büyük pay kuşkusuz bir doğumgününü daha atlatmış olmak. Öte yandan, uzun zamandır kafamı kurcalayan bir işi çatışarak da olsa bu hafta halletmiş olmamın da benim için büyük önemi var.
Kimi konularda sabırlı, kimilerinde sabırsız davransam da konu iş olduğunda sabır taşını çatlatacak bir irade gösterebiliyorum. Ama artık bu iradenin de sonuna gelmiş olmalıyım ki, çatışma kaçınılmaz hale geldi bu hafta. Peki çatışma her zaman huzursuzluk mu getirir? Bu soruya evet demek de zor hayır demek de! Çünkü bazen çatışma içinizdeki huzursuzluğun karesini alırken, bazen de gerçekten tam tersi etki yaratabiliyor.
Çatışmak bu defa bana iyi geldi. İlk akşam kendimi harap hale soksam da, ertesi gün içimdeki kara bulutların yavaş yavaş dağıldığını görmek büyük bir mutluluktu. Bekleyiş devam etse de akşama kadar zırıl zırıl çalan telefonlardan kurtulmuş olmak bile huzur verici. Yarını da atlattık mı Bayram tatilini bulmuş olacağız. Üstelik, Cumartesi günü ne olduğunu şimdi söylemek istemediğim yeni bir sürece giriyor olmak da bu mutluluğu daha da taçlandırıyor.
Şimdi ne yapıyoruz? Önümüzdeki maçlara bakıyoruz. Biliyorum bu yeni yıl, yeni yaşım bana pek çok güzellik getirecek. Artık kendini ihmal etmeme zamanı. Kendini şımartma, kendine daha çok vakit ayırma zamanı. Bu şimdilik böyle kısa bir yazı olsun böyle… Bir sonraki yazıda son 10 güne sığdırdığım bir sürü şeyden bahsedeceğim. 🙂