Kadın Erkek İlişkilerinin Dinamikleri, Ayrılıklar, Bahaneler, Yapılması Gerekenler, Yapılmaması Gerekenler

Geçen yılın son 2 ayı ve yılbaşı gecesi de dahil olmak üzere etrafımızda ayrılan çiftlerin sayısında gözle görülür bir artış yaşandı. Tesadüf bu ya benim duyduğum hikayelerde terk edilen taraf hep kadındı.  Bu kadınların her biri ile konuştuğumda, belki de artık yaşım kemale ermek üzere olduğundan dolayı duyduğum hikayeler ve erkekler tarafından üretilen bahaneler bana pek bir tanıdık geldi. Bunun nedeni sanırım insanoğlunun son yıllarda ayrılık için hep benzer bahaneleri kullanıyor olması. Bunun üzerine bu sabah Ekmekçikız’ın sayfasında İlişkilerin 10 Emri’ni görünce artık bir kadın-erkek yazısı daha yazmak benim için kaçınılmaz oldu. Sevgili Ekmekçi kız, müsaadenle yazacağım yazının formatı senin yazın üzerine biraz değişti. Ayrılık hikayeleri ile 10 Emiri birleştirirsek daha anlamlı olur gibi geldi bana. Ancak önceden uyarıyorum bu yazı kadın kısmını kayıran bir yazı olmuştur. Eleştirileriniz bizim de ufkumuzu açacaktır, anlayamadığımızı anlamamıza vesile olacaktır.

Şimdi gelelim 10 Emire ve bizim Ademoğullarının bahanelerine…

 Emir 1: Kabulleneceksin, Emir 2: İzin vereceksin

Karşımızdakini değiştirmeye çalışmayacağız. Onu budamaya, uzatıp, kısaltmaya çalışmayacağız. Ama bunu yaparken kendimiz de uzayıp kısalmayacağız. Bu genelde ilk tanışma anında karşılıklı olarak birbirimiz ile ne çok ortak yanımız olduğunu gösterme çabası olarak karşımıza çıkıyor sanırım. Önce alttan alan çiftler sonradan birbirlerine diş geçirmeye mi çalışıyorlar? Bu aslında  genelde kadınların huyudur karşısındaki adamı kendi istediği kalıba sokmaya, kafalarındaki ideal erkeğe benzetmeye çalışırlar.  Aşkın ilk zamanlarında karşımızdaki erkek gözümüze ideal görünürken, zaman geçip de ayılmaya başlayınca bize uymayan yanlarını budamaya kalkmaz mıyız? Bunu erkekler de yapıyor mu acaba? Bilen varsa cevap versin lütfen.

Peki aşırı kabullenme ve aşırı hoşgörünün yarattığı sorunlar yok mu? Zira benim kalbi kırık kadın arkadaşlarım uzun süren ilişkileri boyunca hep hoş gördüklerini, alttan aldıklarını ve nasıl olsa bu geçici bir durum diye tahammül ettiklerini söylüyorlar. O zaman bunun da mı bir derecesi var acaba?

Emir 3: Belden aşağı vurmayacaksın!  Emir 5: Onun tarafını tutacaksın!

Bu bence de 10 emir içerisinde en tartışmasız olanı. Niye birbirimizin kişiliğine saldıralım ki? Bunu yapan var ise derhal kendine bir dur desin lütfen. Anlaşamıyorsanız ayrılın arkadaşlar birbirinize zarar vermenin gereği ne? Ancak 3. kişilerin yanında söylediğine katılmasanız da onun tarafını tutma meselesi doğrucu davut kızlarımız için biraz zor görünüyor. Tarafını tutamıyorsanız bari çenenizi tutun.  Nötr kalın ama ezdirmeyin çocuğu yahu!

Birde şunu söyleyeyim ki etrafta bu iki durumdan muzdarip olan kimseyi duymadım, o yüzden sanırım çiftlerin en sıklıkla riayet ettikleri kurallar bu ikisi.

Emir 4: İki kişilik evren kuracaksın!  Emir 9: Antrenman yapacaksın!  Emir 10: Dikkat Edeceksin

Şimdi hem Pazar günü kanepeye kurulup mırıl mırıl konuşurken huzurdan kedi gibi gerineceksin hem de birbirine serbest alanlar yaratacaksın. Karşıdakini boğmayacaksın, özgür bırakacaksın, birey olmaktan vazgeçmeyeceksin.  

Bizim yazımızın konusunu oluşturan erkeklerin pek çoğu karşısındaki kadınları ilişkinin bir süre sonra dönüştüğü rutin yüzünden, heyecanın bitmesinden, kendilerine zaman ayıramamaktan, artık ilişkilerinin kendilerini geliştirememesinden dolayı terk ettiler. Hepsi yeni heyecanlara, yeni maceralara, yeni uğraşlara yelken açmak istediklerini söylediler.  Biz değil yeniden ben olmak istediklerini söylediler.

Şimdi burada biraz durup düşünelim, birey olmak konusunda kesinlikle haklılar sanırım. Zira kadının da birey olmaya hakkı var. Ancak neden özellikle de zorlu dönemleri birlikte atlattıktan sonra erkekler bu heyecan ve yenilik arayışına giriyorlar bunu da bir sorgulamak gerek bence.  Yoksa her sabah kahvaltıda çay ve peynirli tost yemeye alışmış bir adamın karşısında aynı kadını görmekten sıkılması biraz değişik gibi. Hepimiz bayılmaz mıyız o alışkanlıklara aslında.  2 hafta otelde kalsak, açık büfe kahvaltı sofralarına kurulsak, en sonunda “ah evim güzel evim vakit doldu artık gideyim” demez miyiz yine?

Emir 6: Yıkılmayacaksın

Dertleri ile karşı tarafın üstüne yıkılmak sanırım iki cinsinde isteyerek ya da istemeyerek yaptığı bir şey. Zaman zaman hepimizin karşı tarafın sabrını sınadığı oluyordur mutlaka. Ama burada da abartıya kaçmamak gerek sanırım. bir süre bu durumu sineye çektikten sonra karşı tarafın bir volkanik patlama yaşaması kuvvetle muhtemeldir. Zira bu aralar duyduğum hikayelerde daha enteresan bir de durum var. Âdem Oğulları bitmek tükenmeyen dertleriyle kadın tarafını bunalttıktan sonra üstüne bir de özgürlüklerini ilan etmişler. Yani ben burada alttan almanın da bir sınırı olduğuna dikkat çekmek isterim. 

Emir  7: Nitelikli “Emek” Harcayacaksın Emir 8: Öğreneceksin

Hani şu iki kişilik evrenimiz vardı ya bizim, ama bir de kendimize zaman ayırmayı becerecektik. Emeksiz yemek olmadığı gibi emeksiz aşk da olmuyor galiba sayın seyirciler, birlikte ne kadar çok zaman geçirdiğimizden ziyade o zamanı nasıl geçirdiğimiz daha önemli bence. Üstelik bizim rutinden bahseden Âdem Oğullarının da bu konuda ciddi çaba sarf etmesi lazım bence. Yoksa hafta sonları elinde altılık Efes kutusu ile televizyonun başına oturmak çok da heyecan verici bir aktivite olmasa gerek. Soruyorum size en son ne zaman eve iki konser bileti ile geldiniz?  Ya da okuduğunuz bir şey için heyecanlanıp, arayıp ona da o satırları okudunuz? Ya da en son ne zaman ev de güzel bir akşam yemeğini birlikte hazırladınız?  Ne zaman bir tavla attınız birlikte? Bulunduğunuz şehirde daha önce hiç gitmediğiniz bir yere en son ne zaman gittiniz? Siz gerçekten çabaladınız mı?

Ayrılıklar hepimiz için, er ya da geç ölüm bizi ayırana kadar diye söz vermiyor muyuz birbirimize? Kendini sevmeyen bir insanın karşısındakini sevebilme  yetisi var mıdır sizce?  Kendini sevmeyen insan hoyratça ve bencilce karşı tarafın ilgi ve sevgisini sömürüp, sevgisizliğini bastırmaya çalışmaz mı?  Bana kalırsa aşık olmak çok güçlü bir davranıştır her zaman.  Çünkü aşk mutluluktan uçabileceğinizin göstergesiyken yere sert iniş yapabileceğiniz ihtimalini de her zaman beraberinde getirir.  Aşktan daha büyük olan güç ise o bizi yerle bir eden ayrılıktan sonra kendimizi sevmeyi unutmayıp beynimizin ve kalbimizin zehirlenmesine engel olabilmektir. Kendinize yapabileceğiniz en büyük iyilik  işte budur.

4 comments

Add Yours
  1. ekmekcikiz

    İşte, ne çare!
    On emir de yazsan, okusan da, insanlar bildiğini okuyor, yine de olan oluyor ve ayrılıklar oluyor!
    Keşke, o romantik aşklar, ömür boyu beraberlikler sadece rüyadan ibaret olmasa…
    🙂

    • Epicurious

      Aslında gerçekten de azıcık çaba ile ne de güzel geçecek hayat. Sadece çuvaldızı değil de iğneyi kendimize batırabilsek değil mi? Yine de her ayrılık bir başlangıcı da temsil eder kanaatimce. Yeter ki Kendimize sevgimizi, güvenimizi ve hayata umudumuzu kaybetmeyelim.

  2. oburcan

    aslında ben daha “kızsal” bir yazı bekliyordum ama Epicurious dediğin yapmamış,ortaya konuşmuş.Kadın-erkek ilişkileri ve bunun kaçınılmaz sonucu evlilik konusunda az buçuk tecrübeli bir ademoğlu olarak erkek milletinin düşünceleri hakkında 1-2 kelam ederek katkı yapmak isterim.
    -ilişkinin başında toz pembe renk hakimiyeti nedeniyle herkes karşısındakini ideal biri olarak düşünür,hatalarını ve eksikliklerini görmezden gelir.Başlangıçta batmayan bu noktalar zamanla gitgide batar hale gelir.Öylece kabullenilmez veya ilahi bir şekilde törpülenmezler ise gitgide batar hal alırlar.
    -aşırı kabullenme ve aşırı hoşgörü her 2 taraf için de sıkıntıdır.Hoşgörülen taraf ta buna alıştığı için hoşgörülmediği bir hareketi olunca normalden fazla tepki verir çünkü alışmıştır bir kere!!
    -birlikte zaman geçirmekle beraber ayrı ayrı da zaman geçireceksin.Kendi ilgi alanlarını,eski arkadaşlarını,hobilerini unutmayacaksın.Yenilik arayışına girenlerin sadece erkekler olduğunu fikrine katılmıyorum,bu doğal bir süreç ve bayanlar da da oluyor.Bir laf vardır,bal yiyen baldan bıkarmış.Bazı şeyler de ister istemez zamana yenik düşer,bunu da kabullenmek gerek.Ama bu cümleden bir zorunluluk veya kesinlik anlamı çıkarılmasın,olabilir.Olmaması tercih edilir.
    -4. emirde yeni heyecanlar arayan sadece erkek havası verilmiş olması nedeniyle yorumumun ilk cümlesindeki ifadeyi geri alıyorum.Gördüğüm kadarıyla erkekleri gözünüzde çok büyütmüşsünüz ve dizginleri iyice vermişsiniz.Öte yandan bunu okumak bir erkek olarak hoşuma da gitmedi değil hani. Yani bayanlar hayatlarından hep memnun,hiç sıkılmayan , yenilik arayışına girmeyen canlılar. Güzeelll 🙂
    Halbuki günümüzde sıkılmak , rutini bozmak ve kendini geliştirmek vb. bahaneler her 2 taraf için de geçerli.Bunu cinsiyetle sınırlamamak gerek.Ha bu bahaneler,adı üstünde bahane işte,bana göre çok geçerli değil.Geride yatan başka sebeplerin maskesidir diye düşünüyorum.Çünkü ayrılık lafları oldukça benzer şeyler.
    6. emir ile sinir katsayım yükselmeye başladı. Kadınlar hep alttan alan,erkekler alabildiğine özgür ha!!
    Böyle düşündüğünüze inanmıyorum,bu maddeyi tartışmıyorum bile.
    7 ve 8. emirlerle birlikte dilek ve temenniler,ardından İstiklal marşı ve kapanış 🙂

    Bayanlar
    düşünce sistemini erkek-bayan şeklinde ayırmak anlamsız çünkü her 2 cins te benzer düşünce yapısındalar.Sonuçta insanoğlu dediğimiz yaratığın duygu ve düşünceleri benzer. Sıkılmak,tepki vermek,mutlu olmak vb. hisleri cinsiyetlere göre derecelendirmesek ???
    Karşı cinsle mutluluğun sırrı mı?
    çok basit: anlayış ve müzakere.Evlilik te hayatın aynısı aslında.Herşey müzakereye dayanıyor. Orta yolu bulmak terimini sevmiyorum,müzakere daha doğru. Birşey almadan birşey vermemek.Hep almak veya hep vermek değil. Bir almak,bir vermek.Sırana riayet etmek.Budur.

    • Epicurious

      Öncelikle günaydın,

      Oburcan, yazdığın uzun ve dengeli yorum için teşekkürler. Ancak ben yazının başında belirtmiştim, bu yazı yakın çevremde terkedilen kadınların hikayelerine dayanıyor diye. O yüzden bence sinirlenmene gerek yok 🙂 Hımmmm bir de “kızsal yorum” mantığını çok çözebilmiş değilim. Kızsal yorumlar yapmak için yaşım biraz geçkin. 🙂

      Benzer ya da farklı bahanelerle terk edilen ademoğlulları var ise onlar da döksün içini. Ben kadın hikayeleri dinledim ve bir şekilde acılarına ortak oldum. Siz de dinleyiniz, siz de yazınız efendim 🙂

      Öte yandan, kadınlarla-erkeklerin daha farklı ruh hallerine sahip olduklarını ve yine kadınların erkeklere nazaran hayata karşı daha güçlü olduklarına kesinlikle inanıyorum. Değişen durum iyi de olsa kötü de olsa kadın daha hızlı uyum sağlayabiliyor ve bir şekilde hayatına devam ediyor. O yüzden, günümüz toplumunda kadın da erkek de aynı düşünce ve hislere sahipmiş gibi görünse de, aslında birbirlerinden farklı oldukları da bir gerçek. Netice de biri erkek çocuğu öteki kız çocuğu olarak yetiştiriliyor. Kabul etsek de etmesek de öğretilen bir takım davranış kalıpları var ve biz farkına bile varmadan bu davranış kalıplarına uygun şekilde hareket ediyoruz. Konu uzun. Tartışsak da bitmez. Her ilişkide her insan farklı biri olduğu gibi, aynı durumlarda da farklı tepkiler verebiliyor. Dolayısı ile de ortada ne yazılı kural kalıyor ne de başka bir şey.

      Netice olarak herkese aşk dolu bir hayat dilerim efem:) Gözümüzün önüne iyi bakalım ve elimizdeki güzellikleri boşa harcamayalım, değerini bilelim ve yaşayacak tek bir hayatımız olduğunu da unutmayalım 🙂

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s