Cumartesi akşamı uzunca bir aradan sonra Ankara Devlet Tiyatroları Şinasi Sahnesinde keyifli bir oyun izleme şansına kavuştuk. Bilemiyorum aranızda benim gibi zaman zaman Devlet Tiyatrolarının ya da Devlet Opera ve Balesinin sayfasına girip de bilet almaya çalışan var mı? Nedense opera ya da bale bileti bulmak ciddi bir rekabet konusu. Zira biletlerin satışa çıktığı gün, sabah saatlerinde biletinizi kapamadı iseniz, akşama kadar bütün salon ful dolmuş oluyor. Biletler gerçekten de yok satıyor, kapanın elinde kalıyor. Bu sahne sanatlarına verilen değeri gösterdiği için çok mutluluk verici bir durumken, güzel bir iki oyun izlemek istiyenler için de epeyce sinir bozucu.
Biz daha önceden mybiletten satın almış olduğumuz biletlerimizi teslim aldıktan sonra hemen Şinasi Sahnesinin 2-3 apartman yanındaki Meridyen Pub’a uğradık, ufak bir şişe bira ile oyunu beklerken dondurucu Ankara soğuğuna rağmen dışarıda sigaralarımızı tüttürmeyi başardık. Meridyen benim yıllardır gördüğüm, benim bilgimden de eski olan bir Ankara mekanı. Zira ayak üstü sohbet ettiğimiz bir müdavimi mekanın 28 yıllık olduğunu söyledi. Yaş ortalaması epeyce büyük. 33 cclik biranın da 5 TL olduğu düşünülürse hesaplı bir yer olduğu söylenebilir. İçeri girmediğimiz için daha detaylı bilgi veremeyeceğim ancak tiyatro vaktini beklerken değerlendirilebilecek güzel bir seçenek gibi göründü gözüme.
Oyuna gelecek olursak…
İlk kez 2010 yılında sahnelenmeye başlayan “Bir Savaş Hikayesi” Amerikalı Jeanne Beckwith tarafından yazılmış ve Aclan Büyüktürkoğlu tarafından yönetiyor. Yaklaşık 1 saat süren tek perdelik oyun, gayet ilgi çekici ve hareketli. Öyle ki oyunu görmeden önce “acaba Cumartesi akşamımızı ağırlaştırır mı?” diye korktuğum halde bunların hiç birini bize yaşatmamış bir oyun.
Kısaca özetlemek gerekirse, olay Amerikan ordusunun işgal ettiği bir ülkede bir Amerikan komuta merkezinde geçiyor. Savaşın artık bitmesini isteyen doktor, kendi komuta merkezindeki askerlerin üzerine kurşun ve el bombası yağdırıyor.
Üstüne üstlük hastanede olmadığı vakitte de işgal altındaki şehirde Charlie Chaplin filmleri izliyor!!! Ya da öyle görünüyor!!!
Oyunda, bu deli doktoru durdurmak için duruma müdahale eden Amerikan ordusunun tavrı, medyanın olayı nasıl da istediği gibi yönlendirdiği ve bu sayede dünya kamuoyuna hiç bir zaman yansıtılmayan gerçekler hem komik hem de trajik bir şekilde irdeleniyor.
Oyunun kısa ve öz bir şekilde verdiği mesajın yanında son derece etkileyici olan husus dekor ve efektlerdi. Dört farklı dekor, o minicik Şinasi Sahnesine nasıl da sığdırılmıştı oyunu izlerken aklımdan çıkmayan bir soru olarak kaldı. Durmadan patlayan silahlar ve özellikle de sinema baskınının gerçekleştiği sahnede daha çok sinemalarda görmeye alışık olduğumuz slow motionın kullanılması gayet hoştu diye düşünüyorum.
Oyunun dekor tasarımını yapan Murat Gülmez’in sayfasından ilk taslakları görebilirsiniz. Ancak hiçbirşeyin resmi kendisinden daha ilginç olmayacağı gibi sizi yormayacak, sıkmayacak ancak düşündürecek bu güzel oyunu kaçırmayın derim.