Bu aralar, takip ettiğim yemek bloglarında iglo ve milföy hamuru ile yapılan tariflerin sayısında inanılmaz bir artış var.
Bunu gördüğüm günden beri sorguluyorum, 3 tarafı denizlerle çevrili olan bir ülkede yaşarken igloya ne gerek var? Pratik diye mi gerçekten? Balıkçıdan alıp, temizlettiğiniz güzelim çuprayı eve geldikten sonra yanında sebzelerle birlikte fırında pişirmek benim bildiğim 30 dakika sürüyor. O zaman Iglo yemek niye?
Ya da Milföy… içindeki yağ oranı %80’ni geçen bir hamur kullanmak ne kadar mantıklı? Bence değil. Evet pratik, evet hem tatlıya hem tuzluya çok iyi gidiyor, ancak piştiği gibi tüketmeniz gerekmesinin yanında pek de sağlıklı değil sanki.
Geçenlerde evde yaş pasta yapmak istedim ve bir sürü blog takip ediyorum bakalım bu güzel pastaları yapan hanımlardan neler öğrenebilirim diye biraz bakınıverdim. Annemin küçükken doğumgünlerinde yaptığı tarzda bir pasta tarifi bulmaktı amacım. Ama o da ne? Herkes pasta şekeri uzmanı olmuş, çok güzel görünümlü, pastane işi pasta olayına girmiş. Bildik ev usulü bir pasta tarifi bulabilmek için epey dolaşmak zorunda kaldım. Sonra da saat o kadar geç oldu ki yapmaktan vazgeçtim.
Sanırım, acilen Annemin yemek defterini alıp oradaki tarifleri kendim için kaydetmem lazım!