“All God does is watch us and kill us when we get boring. We must never, ever be boring.”

Bugünüm boş boş ve internette bir oraya bir buraya savrularak geçti. Dişarıda tüm gün deli gibi yağmur yağarken, ben kanepede kah Pia ile didişerek kah haftasonu gezilerine, konser biletlerine bakarak mayıştım. Hani bazı zamanlar olur ya bir sürü şey yapmak istersin ama nereden başayacağını bilemediğin için yerinden kıpırdayasın gelmez. Yeni bir kitaba başlamak istiyorum ama bir türlü ne okuyacağıma karar veremiyorum. Film izleyeyim diyorum ama internette aylaklık yapmak o kadar hoşuma gidiyor ki elim bir türlü filmin play düğmesine basamıyor. İşte böyle böyle akşamı ettim. 

relax at home

Hemen hemen her haftanın rutini haline geldi zaten böyle evde internet, kanepe günü yapmak. Böyle vakitlerde hem istanbulda nerede ne var, yeni restoranlar neler, hangi tiyatro oyunları var, haftasonu ne aktiviteleri var diye bakınıp duruyorum. Hem de önümüzdeki aylara planlar yapıyorum. Yağmurlu bir haftasonunda kanepeye uzanmış, gitmeyi hayal ettiğiniz yerlerin gezi rehberlerine bakıp ucak biletleri ve otellere göz gezdirmek kadar keyifli bir şey yok sanırım. 🙂

travel

Amacım şimdiye kadar hiç görmediğim Berlin ve Lübnan’ı görebilmek.  Yakın çevrede de Bursa, Cumalıkızık, Trilye, Mudanya, İznik’i gezip gelebilmek. Bunlar benim 2013 için yeni yıl isteklerim. Yılın son ayına girdik bugün. 2012 için ayrı bir yazı yazmayı uzun zamandır istiyorum bir yandan da gördüğünüz gibi 2013 planları yapıyorum.  Umarım yeterli zaman ve enerjiyi yaratabilirim. Berlin ve Lübnan ile ilgili varsa önerileriniz  beni çok sevindirirsiniz. 

Şimdi gelelim Epicurious’tan tavsiyelere: Geçen haftasonu Cevahir’in 1. Salonunda Sidikli Kasabasına gittik. Devlet Tiyatrolarının sahneye koyduğu Sidikli Kasabası- Urinetown  bir Broadway müzikali. Oyun sistem eleştirisi üzerne kurulu. Kapitalizm, rüşvetçi bürokratlar,  zenginler,  fakirler  ve çiğnenen sosyal haklar ekseninde  dönüyor oyun. Su sıkıntısı yüzünden ülkedeki tüm tuvaletler paralı olur. Tuvalet parasını ödeyemeyenler Sidikli Kasabasına gönderilirler. Bu durum bir direniş hareketine yol açar. Direniş hareketi ile birlikte zengin kızla fakir oğlanın aşk hikayesi de oyunu şenlendirir. 

Öncelikle oyunun oynandığı sahne bence gerçekten çok kötüydü. Hem o kadar kalabalık bir koreografi için sahne çok küçüktü ben de kullanılan mikrofonlar ve ses sisteminde ciddi sıkıntı vardı. Oyuncular gerçekten de çok iyilerdi. Enerjileri, oyunculukları, dansları, ve sesleriyle herhangi bir Brodway müzikalini aratmadılar ancak  2 saatte bitebilecek bir temsilin 3 saate uzaması bana sorarsanız gereksizdi, iki saatte de konu rahatlıkla toparlanabilirdi.

Sidikli-Kasabası

Cumartesi gününü Müzikalle geçirdikten sonra, Pazar günü soluğu sinemada aldık. Sophie Marceau’nun Mutluluk Asla Yalnız Gelmez” filmini izledik. Tam pazar gününe layık, çok keyifli bir romantik komediydi. Zaman zaman beni gülmekten kırdı geçirdi. Çok güzel enerji ile çıktık salondan. Bu aralar size mutluluk verecek, yüzünüzü gülümsetecek bir filme ihtiyacınız varsa işte bu film o film.

mutluluk asla yalnız gelmez

Hafta içi çılgınlar gibi çalıştıktan sonra boşalan şarjımızı yeniden doldurabilmek için yağmura da aldırmadan attık kendimizi sokaklara Cuma akşamı.  Cihangir’deki Jash İstanbul‘a gittik yemek için. Osmanlı mutfağından seçmeler de sunan bir Ermeni lokantası Jash. Dekorasyonu ev gibi, servisi iyi ve yemekleri leziz. Özellikle çerkez tavuğu ve ciğer tavasına bayıldım. Farklı bir tarzda yapılsa da keşkek yemeğini de beğendim. Keşkek benim geç tanıştığım yemeklerden biri o yüzden evde annesinin elinden yediği keşkekin tadını araya Adam çok da beğenmedi. Ama benim için gayet lezzetliydi. Haftasonu bil sakin sakin yemek yiyebileceğiniz, hatta bizim yaptığımız gibi öndeki bahçesinde oturabileceğiniz bir yer arıyorsanız tavsiye ederim.  İçerisi bilimum sanatçı ile dolu zaten, Mehmet Turgut’un yanında yüzünü bildiğim ancak adını çıkaramadığım pek çok ünlü yüzde oradaydı. 

jash istanbul

Biz Jash’tan çıktıktan sonra Dada’ya gittik. O günün programından haberimiz yoktu ama meğer Mehmet Erdem’in konseri varmış içeride. Gittiğimizde saat 1’i geçiyordu o yüzden ancak sonuna yetişebildik. Yine de Hakim Bey’i dinleyebildik. İçerisi epeyce kalabalıktı ancak konserin bitişiyle birlikte nerede ise tamamen boşaldı. 

Mehmet Erdem @ Dada

Buradan çıktıktan sonra gecenin sonunu bundan aylar önce bir defa denk gelip tantuni yediğimiz Emine Ana Tantuni de getirdik. Yine tamamen tesadüfen karşımıza çıkınca kendimizi tutamayıp koşarak oturacak bir yer bulduk. Aman allahım o ne lezzet öyle. Porsiyonları çok büyük değil. O yüzden korkmadan iki tane söyleyebilirsiniz. İncecik lavaşa sarılmış, eti ayrı suyu ayrı maydanozu ayrı lezzetli tantunileri yanında gelen roka ve turp tabağıyla birlikte mideye indiriverdik. Bir daha kaybetmemek için adını ezberledik, eve sipariş için magnetinden edindik. Benim gibi ıslak hamburger denilen hilkat garibesinden nefret eden bünyelere bire bir gelecek Emine Ana. Dana etinin tadı hala damağımda. O kadar lezzetli imiş ki ne resim çektim ne bir şey. Aşağıdaki resimler Emine Ana’nın Facebook sayfasından. Bana ait değil. Eğer hala denemedi iseniz yolunuz o tarafa düştüğünde bir uğrayın derim.

emine ana tantuni

Gelelim gelecek dönem programlarına. Biz ayın 15’inde ilk kez bir DOT oyunu izlemeye gidiyoruz: Altın Ejderha. Heyecanlıyız 🙂 Ayın 26’sında Ankara’dayken keşfettiğim Imam Baildi Babylon’da sahneye çıkacak. Böyle Biletixin dibini bucağını karıştırdıkça  isteyip de dinleyemediğim grupların konserlerine denk gelip bilet almak kadar büyük mutluluk az 🙂

Başka bir bomba ise yine uzun zamandır beklediğimiz We will rock You müzikali ile ilgili. 11 Mayıs Cumartesi akşamı için 4 biletimiz var. Eminim göz açıp kapayana kadar Mayıs ayı gelecek.

Şimdilik havadisler bu kadar, herkese iyi pazarlar.

Not 1: Başlık  Chuck Palakniuk’tan alıntıdır. “Tanrının yaptığı her şey, bizi izlemek ve sıkıcılaştığımızda bizi öldürmektir. hiçbir zaman sıkıcı olmamalıyız”

Not 2: Bu yazıdaki Mehmet Erdem haricindeki hiç bir fotoğraf bana ait değildir.

6 comments

Add Yours
  1. Anonim

    Hatirlarsan ben 2 hafta Berlin’e gitmistim ve cok sevmistim…Almanya’yi gormus gibi olmuyorsun ama cok orjinal bir sehir gormus oluyorsun. Yakin bir arkadasimin ablasi Berlin’de yasiyor sen gitmeye karar ver ben sana ipuclarini gonderirim 🙂 Lubnan’a da ben de gelmek istiyorum 🙂 oraya da gecen sene bir arkadasim giti ve herkes gibi o da sevdi…keskek dedin agzimi sulandirdin sabah sabah…guzel keske emek ister o yuzden annelerin yaptigi en guzelidir gercekten 🙂

    • Epicurious

      Canım sanırım keşkek konusunda da Berlin konusunda da haklısın. Ben artık sokakta yemek yemekten bıktım sanırım bundan böyle kendimi evde yemek yapmaya vereceğim 🙂 Bu arada Lübnan’a birlikte gidelim mi? 🙂

  2. kirphi

    senin yemeklerin disarida yok ki zaten 🙂 Lubnan’a gidelim valla super olur ben hazir ve nazirim bana gezmek de hemen gelirim 😉

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s