Yeni bir sene başladı bile! Bol seyahat ettiğiniz, leziz şeyler tattığınız, yeni şeyler keşfettiğiniz bir yıl olsun :)

Bugünü  Pazartesi gibi hissediyorum. Ama aslında Çarşamba.  Haftasonu hızlı gelecek:)  Yılın son yazısını yazamadım. Fırsat bulamadım. Yılbaşından bir önceki gün Nişantaşına gittiğimizi, her yerin ışıl ışıl olduğunu, sokakların mahşer kalabalığıyla dolup taştığını anlatamadım. Birden bire İstanbulluların Japon turistlerine döndüğünü, eline fotoğraf makinesi alan kitlelerin yeni yıl ışıklandırmalarının fotoğrafını çekmek için organize bir hareket başlattıklarını söyleyemedim size. Gerçekten de Abdi İpekçi, Atiye Sokak ve Teşvikiye Caddesi üçgeninde patlayan flaşlar benim içimdeki fotoğraf çekme arzusunu köreltti. O yüzden tek bir fotoğrafım bile yok. 

Neyse biz kalabalıktan sıyrılıp kendimizi Hardal’a attık. Epeyce menüye baktıktan sonra bir pizza bir de bar tabağı söyledik ortaya. Ben ikisini de zayıf buldum ne yalan söyleyeyim. Pizza soğumuştu, çıtır çıtır değildi. Zaten içeride birbirimize sesimizi duyurmak için bağıra bağıra konuşmaktan başka çaremiz de yoktu. Ama acıkmıştık ve masada ne var ne yok hepsini götürdük. 

hardal atiye sokak

Yeni yıl akşamında evdeydik. Kendimiz yaptık kendimiz yedik ve içtik. Dans ettik, halay bile çektik. . Benim için son yılların en güzel senesi olan 2012’yi bitirdik. Neler yaptım bu sene nelerPek çok güzel konser izledim, yeni müzikler dinledim. Erikah Badu konseri tartışmasız en nefisi idi.  İrlanda’ya, Polonya’ya, İngiltere’ye ve Amerika’ya gittim. Hepsi iş içindi. O yüzden buralara da pek fazla yazamadım. Çok güzel tatiller yapamadım. En güzel tatilim Bozcaada’da geçirdiğimiz 2 günlük haftasonu tatiliydi. Bana 1 hafta gibi geldi. Nisan-Mayıs İstanbul’u keşif zamanıydı. Keşif devam etmekle birlikte daha sonrasında daha programsızlaştı. Biraz daha gelişigüzel oldu. Çok kitap okuyamadım ama arada okuduklarım keyif verdi. En çok sabah kahvaltılarını sevdim. Boğazda olsun istedim. Sonra yavaş yavaş şehrin iç mahallelerine de daldım. Opera’ya, tiyatroya, müzikallere gittim. Hala çok etkileyici bir şey izlemedim ama denemeye devam ediyorum. Oyun önerileriniz varsa beklerim. Bu arada çok çalıştım, yeni bir eve, şehre ve işe alıştım.  Bir kedimiz oldu.  Sokaktan geldi, şimdi evin kraliçesi. Yeni hayatımı sevdim. Bayıldım, bittim. Bu demek değil ki hiç zorlanmadım. Kimi zaman yay gibi gerildim. Canım sıkıldı, tepem attı. Ama çok takmadım. Resmin bütününe bakıp, kendime yüklemedim, yüklenmedim.

life-collage-colorful-pastels-31000

Dün akşam dolabımı açtım, epeydir toplanmamış onlarca kıyafeti ayırdım, yeniden katladım, sınıflandırdım. Bu arada epeydir aradığım bir sürü şeyi buldum.  Etraf toplanınca kafamın içi de aydınlanmış oldu sanki.

giyinme-dolabı

Dolap düzenleme işi bitince  aldım önüme 2013 takvimini. Çıkardım bütün tatilleri. Gördüm ki yıllık izinlerimiz ve haftasonları hariç bu sene 25 gün tatil var. Yeme de yanında yat 🙂 Hiç bir fırsatı kaçırmaksızın tatile doyduğum ve bu defa iş-gücün yanında  gerçekten de zevk için gezip tozabildiğim bir sene olsun istiyorum.

2013-Calendar-Page

Daha önce yazmıştım, bir Berlin, bir de Lübnan gezisi düşünürken bunlara bir – iki yer daha ekledim. Bunlar görece yakın ve gitmesi kolay yerler, eğer önceden planlama işini becerebilirsem seneye daha uzak mesafeleri katetmeye gönüllüyüm. 

Dışarıda yediğimiz yemek kadar evde de yemek yapalım diye düşünür oldum. Bunun bir nedeni pek çok paralar vererek yemek yediğimiz Michelin yıldızlı İstanbul restoranlarındaki aşçılar kadar iyi yemek yapabileceğime kendimi inandırmış olmamdan geçiyor. Yaz zamanı Swisotel Gaja’da dört parmağım kadar ete 95 TL vermiş olmamın da bununla ilgisi olabilir tabi 🙂 Neyse, şimdi eve iyisinden demir döküm bir tava alma zamanı. Bakalım neler çıkacak bu sene bizim mutfaktan. Tabi bu hiç dışarıda yemeyeceğim manasına gelmiyor. Ama evde de yemek yapma olayını daha ciddiye almak istediğimi gösteriyor.

Bence yeni yılın en güzel tarafı sabah kahvaltısı oldu. Gece de  eğlenceliydi ama ben yine de sabah kahvaltısını çok sevdim. Sabah kahvaltısında en sevdiğim şeylerden biri üzerine  domatesli, sarımsaklı sos dökülmüş patates kızartmasıdır  benim. Bunu dışarıda, hemen hiç bir brunch, kahvaltı menüsünde bulamazsınız. Bana çocukluğumu hatırlatır. Cuma akşamları yemek yemek yerine evde edilen akşam kahvaltısını, şıngır şıngır kaşık seslerini, evi saran domates kokusunu. Annem dolaba börek dondurup bırakmış, onu da çıtır çıtır pişiriyoruz fırında. Yanına da yumurta. 

evde kahvaltı

evde kahvaltı

evde kahvaltı

Resimler biraz aceleye gelmiş. Zaten cep telefonuyla çekilmişti.  Yine de çok leziz değil mi? Böyle güzel kahvaltı sofralarıyla geçsin seneniz 🙂 Mutlu yıllar…

1 comment

Add Yours

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s