Browse by:

Şubat’ın son haftasına girerken: NetFlix, Hayal, Süt Burger, Yazane ve Ispanaklı Su Böreği by Güllüoğlu

Yine bir pazar günü… Saat 8’i geçti bile. Gece yarısına doğru ilerliyor… Çok kalmadı,  günün dönüp Pazartesi olmasına. Pazartesi sendromunuz var mı sizin? Bütün olaya sabah işe adım atana kadar aslında ama bunu bilmek bile Pazar akşamları üzerime çöken bu gıcık iç sıkıntısına engel değil. Yarını tatil alıp günümü gün edecektim ki yine mümkün olmadı.…

Keyifli bir cumartesi akşamı: Chapelle

Bu haftasonu da yine kendime çalışıcam diye söz verip çalışamadığım haftasonlarından biri oldu. Çalışmak ne kelime yapmam gereken hiçbir şeyi de yapmadım. Kah uyudum kah dışarıdaydım. Cumartesi akşamı benim nicedir merak ettiğim Rixos Pera’nın içindeki Chapelle’e gittik. Geçtiğimiz yaz Timeout İstanbul’da görüp de beğendiğim bu restorana beni çeken şey ambiansı olmuştu. Adından da belli olduğu…

PROfossYONELLER

Yazının başlığını internette bugün yazacağım yazı için resim ararken tesadüfen keşfettiğim PROfossYONELLER sitesinden aşırdım. Görür görmez bayıldım hatta bu yaratıcı kelimenin Türkçe sözlüklere girmesi gerektiğini bile düşündüm. Çünkü, hepimizin hayatına renk katıyor bu profossyoneller. Büyük kısmının ağzından düşürmediği bir kelime profesyonellik. Hep süslü kelimelerle konuşuyorlar onlar, misyon, vizyon vs gibi… Ancak üslup ve icraat konusunda sıfır…

Evde Pazar

Bu Pazar evdeyim. Elimde okuyacak 200 sayfalık bir tez var.  Bu okuyacağım diğer 6 tezden sadece ilki. Aslında planım sabah erkenden kalkıp okumaya başlamaktı ama beceremedim. Kalkabilse idim zaten çoktan yarılamış olurdum herhalde. Neyse saatte 20 sayfa okusam 10 saatte biter diye düşünüyorum. Demekki akşam saat 11’e kadar hiç durmadan okursam bitirebilmem gerek 🙂 Okuyabilir…

Erol Bey

Biraz geç oldu ama bu hikayeyi mutlaka anlatmam lazım diye düşündüm. Bu hafta Salı günü, sabah işe geldim. İçeride kocaman bir buket papatya duruyor. Vazoya koyulmuş. Ama üzerinde kimden geldiğine dair bir işaret yok. Sorumun cevabı 5 dakika sonra bana çay getiren Erol Bey’e sorunca çıktı ortaya. Evden gelirken çiçekçilerin önünden geçiyormuş. Bakmış kocaman taze…

Uzun zamandır

pek yazamadığımın farkındayım. O yüzden daha fazla ertelemek yerine bugün kısa kısa notlarla yaptıklarımı özetlemek istedim: 1-Bu ara işte çok sinirliyim. Uzun soluklu bir çalışmayı bitirdik ve ben cidden ara vermeye ihtiyacım olduğunu hissediyorum. Bu 2 gündür bir parça hafifledi tempo o yüzden çok da mutluyum. Hoş tempo hafifken de sinirlenmeye devam edebiliyorum. Çare patchworke…

Sometimes…

Ey blog, Bazen hayatta en önemli şeyin aslında kendimiz olduğunu unutuyoruz. O unuttuğumuz vakitler aslında kendimizden vazgeçtiğimiz vakitler oluyor. O yüzden, en büyük yaşam becerisi bir şeylerden vazgeçmeden herşeyi dengede tutmak sanırım. Benim bu seneki hedefim işte bu. Bozulan dengeleri yeniden yerine oturtmak. İş sadece iş olduğunu bilecek. Hayatımı ele geçiremeyecek. Moralimi bozmayacak. Bozamayacak. Bozsa…

today..

On the 2nd of April 2009, I had a very bad day at work. I felt so bad although I didn’t deserve it. Today, I got the revanche of it.  Cheers to everyone. P.S. I still hate diplomats… Fuck you diplomats