Browse by:

Sushi Lab, İstanbul

Geri döndüm dedikten sonra ortalıktan 8 ay kaybolmak bir harika dostum. Her defasında kesin yeniden yazmaya başlamalıyım diyorum. Ama sonra arada ne kadar çok şey oldu bunları oturup nasıl anlatacağım tek tek diye düşünüp, üşenip daha blogun ana sayfasını açamadan vazgeçiyorum. İşte tam da bu yüzden, bu defa başka bir yöntem denemeye karar verdim. Kısa…

Samos- Kokkari – Plajlar, Restoranlar ve bonus olarak Manolates

Sabah bir uyanmışsınız, çiçek gibi şahane bir deniz karşılamış sizi, hava sıcak ama nem yok, hafif hafif bir esinti var karşınızda… İşte bizim Samos’ta uyandığımız her sabahın özeti bu cümleler. İstanbul’un neminden sonra bizi ferah rüzgarları ile karşılayan Samos’u sırf bu yüzden çok seviyoruz. Oturduğunuz yerde terlemek diye birşey yok bu adada.  Burası bizim Studio…

Yeni Filmler, Diziler, Tarifler ve diğerleri

Mart’ın gelişiyle birlikte işler hem hızlanmaya başladı, hem de bana 6 haftadır arkadaşlık eden moon walker botundan kurtuldum. Dün ilk defa normal bir ayakkabı ile yürümeye başladığımda adım atmanın ne kadar heyecan verici bir şey olduğunu sanırım ilk defa bilinçli olarak hissettim. Merdiven gördüğümde nasıl ineceğim diye düşünüp panikledim.  Yine tek tek indim ama önümüzdeki…

Tokyo’dan kısa kısa notlar..

Geçen hafta Cuma akşamı koşturarak eve geldiğimde hazırlanacak bir valiz beni bekliyordu. Tokyo uçak biletim, pasaportum, bir miktar dolar ve kredi kartlarım hazırdı. Ancak,  aylardır gideceğimi bilmeme rağmen ne Japonya ne de Tokyo hakkında doğru dürüst bir şey bilmiyordum.  Hissettiğim çaresizlik ise inanılmazdı. Sen kalk dünyanın öbür ucuna git ve gittiğin şehir hakkında üstünkörü bilgiye…

Oradan buradan İstanbul’dan: Yine mi Leyla, Mojabuka, Taze Direkt

Bazı Pazartesiler ne kadar da güzel, mesela işe gitmediğiniz Pazartesiler…. Hele o kadar yorulmuşsanız, bir işi güzel sonuçlandırmışsanız ve kendinizi kendi kendinize kalacağınız bir kaç gün ile ödüllendirmek ne kadar da tatlı. Kafamda hala yapılacaklar listeleri dönüp dolaşadursun, bu haftayı kendime ayırdım. İş telefonum halen açık, emailler geliyor gidiyor arada göz ucu ile neler oluyor…

Cambazın Cenazesi, Ops Passage ve sakin bir haftasonu

Cumartesi akşamı İzmir’den gelen bir arkadaşımızı da yanımıza alarak yine İkinci Kat‘taki ikinci tiyatro oyunumuzu izlemek için Karaköy’ün yolunu tuttuk.  Bu defa ilk seferki kadar ürkütücü gelmedi o daracık karanlık sokaklar. Erkenden geldiğimiz için tepe kattaki kafeye çıkıp çaylarımızı yudumladık.  Bu minik Cafede tam oyun öncesinde demledikleri çay taptaze, üstelik eğer isterseniz bunlara eşlik edebilecek…

İstanbul kazan biz kepçe geziniyoruz ağzımız kulaklarımızda…

Buralara uğrama sıklığım yine azalmaya başladı sanki. Hiç de memnun değilim bu durumdan çünkü haftalar ve günler boyunca aklıma gelen bir bir çeşit enteresan şeyi not dahi alamadan unutuveriyorum. Oysaki hergün biraz zaman ayırsam şu yazma işine geri dönüp baktığımda gerçekten de tadından yenmeyecek. Sokakta gezindiğim zamanlar dışında evde ya çalışıp ya da interneti karıştırmaya…

40 Yaş Projesi 4: Şubat Ayı Bilançosu

Şöyle bir bakıyorum da bütün Şubat ayı boyunca nerede ise buralara hiç uğrayamadım. Ama hazır bir pazar günü yine akşam yaklaşırken uzun mu uzun bir yazı yazıp hem Şubat ayı bilançosunu çıkarmaya hem de bu aydan aklımda kalanları yazarsam nefis olur dedim. Maksat arayı kapatmak buralardan çok uzak kalmamak değil mi? Öncelikle gelelim bu ayın…

Bir haftasonu daha kapıda… İstanbul, yemeler, içmeler, gezmeler…

Bahar tadında geçen koca bir haftanın ardından önümüzdeki kar yağışı ve fırtına yine kapımızda… Tam da haftasonunun başladığı şu saatlerde son zamanlarda  deneme şansını bulduğum restoranları paylaşacağım bir yazı yazmak geldi içimden. Kar gelmeden, yeniden evlere tıkılmadan son çıkış olabilir bu haftasonu! İstanbul alternatifleri bol bir şehir o yüzden binlerce seçenek arasından ne yapacağınıza karar…

Bir Cumartesi gününün hikayesi… Ministry of Coffee, Biella, Muji, Kantin, Whiplash, The Theory of Everything

Bazı sabahlar çok ama çok enerjik uyanırken bazı sabahlar nedense sürüne sürüne banyonun yolunu bulup ancak duşta sıcak su saçlarımdan aşağı süzülmeye başladığında ayılabiliyorum. Hatta daha sonrasında da kahvaltı etmeden canım evden dışarı adım atmak istemiyor… Cumartesi günü keyifle uyanıp, enerji patlamasıyla yataktan kalkınca ilk iş duş yapıp üstümü giyip kendimi dışarı atıverdim. Uzun zamandır…