Browse by:

Bir Cumartesi gününün hikayesi… Ministry of Coffee, Biella, Muji, Kantin, Whiplash, The Theory of Everything

Bazı sabahlar çok ama çok enerjik uyanırken bazı sabahlar nedense sürüne sürüne banyonun yolunu bulup ancak duşta sıcak su saçlarımdan aşağı süzülmeye başladığında ayılabiliyorum. Hatta daha sonrasında da kahvaltı etmeden canım evden dışarı adım atmak istemiyor… Cumartesi günü keyifle uyanıp, enerji patlamasıyla yataktan kalkınca ilk iş duş yapıp üstümü giyip kendimi dışarı atıverdim. Uzun zamandır…

Filmler: Pitch Perfect, Sleepwalk with me, Mr. Nobody + Gossip Girl

Yıl sonu yaklaşırken bütün bloglarda bir yeni yıl muhasebesi var. O kadar zaman yazamadığım şeyler  oldu ki ben bir değil 5-10 yazı yazmak istiyorum bu son bir iki günde. Bir nevi günah çıkarmak gibi. Nereden başlayayım diye düşünürken izlediğim filmlerden başlayayım istedim. Şimdi eğri oturup doğru konuşayım. Bu yıl hiç film izleyemedim. Hem vakit yetmiyor…

Son zamanlarda izlediklerim….

Bu aralar vaktimin çoğu internette bir şeyler arayarak, izlemediğim filmleri, dinlemediğim müzikleri bulup indirerek geçiyor. Sabah kalkıp biraz film sonra biraz kitap, sonra biraz internet, ardından bir film daha şeklini alan bu döngüden o kadar mutluyum ki kimse bana dokunmasa şöyle bir 2-3 ay kadar daha evde bu şekilde yaşamaya devam edebilirim. Öte yandan bu…

Lezzet Sineması 4: Eat, Drink, Man, Woman

Lezzet Filmleri serimize  bir Ang Lee filmi olan “Eat, Drink, Man, Woman” ile devam ediyoruz. Ang Lee, Kaplan ve Ejderha, Brokeback Mountain, Sense and Sensibility ve Hulk filmlerinin de yönetmeni aynı zamanda.  1994 tarihli “Eat, Drink, Man Woman”  filmi Taipei Grand Hotel’in eski şefi Chu ve üç kızının hikayesini anlatıyor. Yarı zamanlı aşçılık yapan  Chu, karısını yıllar…

Lezzet Sineması 1: Mutfakta Siyaset Olur mu? Politiki Kouzina ya da Politik Mutfak/İstanbul Mutfağı

1 2005 yılında Brüksel’de Komisyon’da staj yaparken, Grand Place’a yakın balık restoranlarının olduğu sokaklardan birinde vizyondan kalkmış, bir- iki yıllık filmleri gösteren bir sinema vardı. Bir Alman arkadaşımızın önerisiyle gittik bir akşam. Politiki Kouzina adında bir film vardı o seansta gösterimde. İzledim, hüzünlendim, bayıldım, çok sevdim. Türkiye’ye döndüğümde DVDsini aradım. Ama bulamadım. Meğer o zaman film…

Seven Pounds

Dün yine bütün gün oturup evde yamışıklık yaptığım bir gün olarak bitti. Adamla oturup Will Smith’in Seven Pound’unu ve arkasından da Fringe’in ana hikayeyle alakalı bütün bölümlerini izledik. Asıl kız Olivia’nin allternatif evrende kalmasına feci gıcık oldum ama gelecek haftaki bölümü de heyecanla beklediğimi söylemeliyim. Seven Pounds’a gelince, filmin ilk yarım saatinde acaba daha ne…