Aktur’daki son günümüzde Marmaris tarafındaki koylara tekne turu düzenlendiğini duyunca, yine duramadık yerimizde tabi.
Akşamları karaya basıp gündüzleri teknede olmak gerçekten nefis bir duygu.
Beklentimiz çok yoktu ama en azından bir de Datça’nın Hisarönü Körfezi tarafındaki koylarında yüzelim niyetiyle yola çıktık.
Sanırım Aktur’dan bu şekilde turlar düzenleyen 2 tekne var. Biz Özgürüm teknesi ile gittik. Küçük koyun tepe tarafından kalkıyor tekneler.
Sabah aldığımız simitlerle tekneye bindik. Ardından çay geldi. Mis gibi bir kahvaltıyı oraya yapıverdik. Ardından saat 09.30 gibi yola çıktık.
Yeşil ve mavinin bir arada olduğu bu bölge sanırım Türkiye’deki cennet. Suyun rengi insanı deli edecek kadar güzel.
Bize günün sürprizi Selimiye oldu. Daha önce Marmaris tarafına gittiğimizde Selimiye’ye uğrayamamıştık ve ben çok merak ediyordum bu kasabayı.
Tekne turu öğle yemeği için Selimiye’de mola verdi ve yemeğimizi oradaki restoranlarda yedik. Her tekne rotasında bunu yapabilmek kolay değil. Ama mümkün olduğu sürece böyle bir seçeneği kullanmak bana çok makul geldi.
Bodrum’daki gibi rezil bir tabağı müşterinin önüne koymaktansa, sadece gezi masrafını alıp sonra karada demirlenebilecek bir yer varsa demirleyip öğle yemeğinde herkesi serbest bırakmak en mantıklısı. İsteyen getirir sandviçin yer, istemeyen gider restoranda yer. İllaki teknede yiyeceğim diye ısrar eden var ise o zaman başka tabi.
Selimiye minik, şeker, çok cici bir kasaba. Bir o kadar da sıcak. Tüm sahil şezlonglar ve güneşlenenlerle dolu, arka tarafa ise pansiyonlar ve restoranlar dizilmişler.
Yemekten sonra yemyeşil ve masmavi koylarda yüzmeye devam ettik…
Tatilin Datça bölümü böyle geçti. Ben bu hafta dönüp dönüp bu resimlere bakacağım. Şimdiden herkese iyi haftalar.