2010’da Marmaris– Datça civarında dolanırken Adam bana boşver pansiyon, otel arama gidelim Aktur’da kalalım demişti. Nasıl bir yer orası diye sorduğumda bana kendi eski tatillerinden bahsedip burada cadır kurduklarını anlattı. Ancak o zaman camping, çadır sözleri beni bu fikirden caydırmaya yetti ve biz o tatili klasik pansiyonlarda, otellerde geçirdik.
Bu yıl tatil planı yaparken Adam yeniden Aktur’u hatırlattı ve Aktur’un içerisindeki tesislerde hiç değilse bir-iki gün konaklayabileceğimizi söyledi.
Zaten plan yapma konusunda sıkıntıya düştüğüm bir anda gelen bu teklif benim de hoşuma gitti bu defa.
Ben Ayvalık tarafındaki tatilimi bitirdikten, Adam da Ankara’ya kısa çaplı bir seyahat yaptıktan sonra Datça Aktur’da buluşmaya karar verdik.
Adamla inatlaşmamakla, ona ayak dirememekle ne kadar iyi etmişim anlatamam.
Aktur gerçekten cennetten bir parça gibi.
80’lerin ilk yıllarında yapılmış bir site.
Yukarıdaki fotoğraftaki tepenin böldüğü iki ayrı koy üzerine kurulu.
Sakin bir yer. Denizi çarşaf gibi. İçeride yok yok.
Evet öyle deliler gibi eğlenip, sabahlara kadar o bardan bu bara koşacağınız bir yer değil ama 3 günlük bir tatilde sıkılacağınız bir yer de değil.
Önümüz masmavi, arkanız yemyeşil, cırcır böceklerinin orkestrasını dinliyorsunuz.
Bisiklet en yaygın ulaşım aracı.
Sitenin içerisinde yaz aylarında 2 günde bir pazar kuruluyor.
Datça’dan aşağı yukarı saat başı dolmuş var.
Ev fiyatlarının 1,5 milyon ile 300-400 bin TL arasında değiştiğini söylediler bize!
Biz Camping’in orman içerisindeki odalarında kaldık.
Banyo ve tuvaleti içerisinde, çok iyi çalışan bir klima ve buzdolabına sahip bu odalar zaten içeriye sadece yatmak için girdiğiniz için her türlü ihtiyacınıza cevap veriyor.
2 kişilik odanın fiyatı 150 TL. Kahvaltı, öğle ve akşam yemeklerinizi site içerisindeki farklı restoranlarda almanız mümkün.
Kahvaltı için ilk sabah acele ile ilk bulduğumuz Leo Beach Restorana oturduk.
Kahvaltı tabağı bence vasat. İçinde üç çeşit reçel var. Üç çeşit reçel yerine 3 çeşit peyniri tercih edebilirim ben.
Vasat kahvaltı tabağına rağmen yumurtaları ve omletlere söyleyecek şey yoktu. Hepsi gerçekten çok lezzetliydi.
Biz diğer günlerdeki kahvaltılarımızı Kır Kahvesinde yaptık.
Burası bize hem çok daha sevimli geldi hem de daha basit olmasına rağmen kahvaltılarını daha çok sevdik.
Ara ara arılar tarafından taciz edilsek de burada gerçekten nefis kahvaltılar yaptık.
Burasının gözlemeleri de meşhurmuş ancak biz hiç denemedik.
Gözleme yemek için akşam saat 17.00’den sonra gitmeniz gerekiyor Kır Kahvesine.
Pazarın kurulduğu günler, pazarcı abilerden böreklerinizi alıp kahvaltı tabağınıza destek çıkmanız da mümkün ayrıca.
Akşamları bu Kır Kahvesi inanılmaz kalabalık oluyor. Bir nevi aile çay bahçesine dönüşüp gürültülü bir kalabalığı ağırlıyor.
Sabah büyük koyda denize girdikten sonra burası biraz dalgalanmaya başladıktan sonra Küçük Koy’a geçtik.
Burada Promil dedikleri bir bar var. Akşamları da ayrıca herkesin toplandığı bar burası.
Zaten sanırım başka bar yok sitenin içinde.
Ufak tefek atıştırmalıklar ve buz gibi bira 🙂 Güneşli bir öğleden sonra nefis bir rüzgar.
Oh dedirten cinsten. Müzikler güzel. Deniz süper.
Site büyük bir çiçek bahçesi gibi.
Begonviller bir yanda, envai çeşit diğer çiçek öbür yanda.
Özellikle sahil tarafındaki evlerin hepsi çok bakımlı.
Küçük Koy tarafında tekneler de var ufak marinaya bağlı duran.
Ya da kıyıya çekilmiş böyle sevimli teknelerle de karşılaşabiliyorsunuz sahilde.
Bir öğleden sonra midemiz kazındığında tavsiye üzerine büyük koyun sonuna kadar yürüyüp, Tepe Restorana gittik.
Nefis çibörek yapıyorlar burada aklınızda olsun.
Üstelik manzarası da güzel, bol esintili.
Akşamları içkili, müzikli bir meyhaneye dönüşüyormuş burası.
Bunlardan başka benim görebildiğim bir balık restoranı, biri Migros olmak üzere iki de market var Aktur’un içerisinde.
Bir de Camping’in kafeteryası var ki orada da bir akşam yemek yedik. Hem sulu yemek çıkarıyorlar hem de pide fırınları var. Yani aslında ihtiyacınız olan herşey düşünülmüş.
Bu yazıyı yazmakla iyi mi ettim kötü mü ettim bilmiyorum.
Ama sanırım şimdiye kadar gidip gördüğümüz pek çok yerden daha çok beğendiğim bir tatil mekanı oldu Aktur benim için.
Son derece basit ve hatta kimilerinin sıkıcı diyeceği tarzına rağmen gönlümde taht kurdu. Umarım yıllarca bozulmadan kalır.
Ne diyelim Cennet gibi bir yerin tarifi yapılmış,giden bilir…….
Böyle bir yer zor bulunur, bende gitmeden gitsek mi diye çok düşünmüştüm dönerken de ayrılsam mı diye çokkkkkkkkkkkkkkk düşündüm…..
1976 yılında işçi olarak çalıştım çok güzeldi.ceyhanlı emmi.
Denize oldukca yakinda bir apart da kalmistim. 1 hafta sakin bir tatil olmustu.