Brüksel Gezi Notları 6: Metropol Café- Mimari ve Lezzet Bir Arada

Bir önceki yazının sonunda hatırlarsanız bir iki saat dinlenebilmek için yorgun argın otele doğru gidiyordum.  Gittim de.  2 saat kadar dinlendikten sonra bu defa Brüksel’e her geldiğimde mutlaka uğradığım Hotel Metropole‘ün Café’sindeyim. Hotel Metropole 19. yüzyılın sonunda, 1895 yılında kapısını misafirlerine açmış ve halen hizmet vermeyi sürdüren bir saray yavrusu. Resepsiyonundan, lobisine, lobiden restoranlarına kadar ince bir zevkle döşenmiş.

Otelin Cafési, genelde daha büyük yaş grupları tarafından tercih edilen ancak beni her zaman büyülemiş bir mekan. Geldiğinizde içeceğinizi yudumlarken iki tercih yapabilirsiniz: İlk tercih 19. yüzyılın en hoş mekanlarından birini daha yakından inceleyebilmek için içeride oturmak. İkincisi ise sokak kısmında oturarak Anspach Bulvarından gelen geçeni izlemek.

Café Metropole bana daha önce Viyana’da kaldığım 3 hafta içerisinde bir kaç kez gittiğim Cafe Central’i hatırlatıyor.  Şimdi muhtemel bir Budapeşte seyahatim için Budapeşte’deki Cafe New York’un hayalini kuruyorum. 

Daha önce defalarca gelmiş olmanın da verdiği rahatlıkla ben dışarıda ısıtıcıların altında oturmayı tercih ediyorum. Bana soğuk mu soğuk lezzetli mi lezzetli bir Chimay eşlik ediyor bu defa. Ancak size en büyük tavsiyem bir öğleden sonra bu Café’ye uğrayarak birbirinden leziz tartlarından, pastalarından tatmanız. O kalabalıkta ben resimlerini çekemedim ancak, görüntüleri bile insanı baştan çıkaracak cinsten. Şiddetle tavsiye edilir!

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s