Budapeşte Gezi Notları 4: Andrassy’den Kahramanlar Meydanına

Yemeğimizi yedikten sonra ayaklanıyoruz. Bu sefer hedef Andrassy üzerinden Kahramanlar Meydanına kadar ilerlemek. Andrassy Budapeşte’nin Champs Elysée caddesi desek yalan olmaz sanırım. Louis Vuitton, Armani, Prada, D&G, Ermenegildo Zegna ve şu anda aklıma gelmeyen tüm ünlü markalar bu caddede. Geniş ve çok güzel binalarla dolu ağaçlarla kaplı güzel bir yürüyüş yolu burası. Daha önce Bükreş ve Sofya’yı ziyaret ettiğimde de bu eski komünist ülkelerindeki şehir alt yapısına hayran kalmıştım. Ancak hem Sofya’da hem de Bükreş’te garip bir soğukluk da vardı.  Budapeşte’ye gelince aynı geniş caddelere, geniş meydanlara, bol yeşil alana sahip olmasının yanı sıra şehirde itici olabilecek pek bir şey yok. Yenileme ve restorasyon çalışmaları henüz tamamlanmış değil, ancak yavaş yavaş boyası dökülen, isten siyahlamış en az 50-60 yıllık zarif  binalarını eski haline getirecek gibi görünüyorlar. Avrupa birliği’nin de bu konuda sağladığı mali yardımlar kanalı ile büyük çaba sarf ettiği görülüyor.

Caddeye adını veren Andrassy de Macar kahramanlarından biri. O da Kossuth zamanında Habsburglara başkaldıranlardan olmuş, sonra o da ülkeden kaçmak zorunda kalmış, gıyabında idam cezası çıkmış, cismini bulamadıkları için kuklasını asmışlar.

Bu caddede önemli durak noktalarımızdan biri daha var: Opera Binası. Eylül 1884 tarihinde Paris, Viyana ve Dresden opera binalarına rakip olarak yapılmış. Dünyanın ilk hidrolik sahne düzeni de buradaymış. Kullandığım rehber kitaptaki resimlere bakılırsa fuayesi, tavan resimleri, avizesi, merdivenleri, kraliyet locası ve ana sahnesi ile Budapeşte Operası gerçekten de muhteşem. O yüzden Erdem’in önerdiği gibi sadece binaya dışından hayran hayran bakmakla kalmayıp bilet ayarlayıp mutlaka bir  konser izlemek gerek burada.  Operadan bahsedince belki Macar müzisyenlere de değinmenin tam sırasıdır. Franz Liszt Macar müzik adamlarının en ünlüsü. Budapeşte’de akademisi, müzesi ve meydanı da bulunuyor. Liszt Müzik Akedemisi pek çok macar müzik adamını da yetiştirmiş. Çok seyahat etmiş, ateşli bir macar yurtseveriymiş. Yaptığı müzikte çigan melodilerine çok yer vermiş. Yardımsever ve epeyce sevilen bir şahsiyetmiş, aşklarıyla da ünlüymüş. Onun dışındaki isimler Bela Bartok ve Zoltan Kodaly.

 Opera Binasını arkamızda bırakarak Kahramanlar meydanına doğru ilerliyoruz.  Burası Macarların Macaristan’a gelişlerinin 1000’inci yıldönümü onuruna 1896 yılında açılmış bir meydan. Ortadaki yüksek sütunun üzerinde Cebrail, sütunun ayaklarında ise başta Arpad olmak üzere Macar kahramanları duruyor.

Bu meydanı karşınıza aldığınızda sol tarafta Sanat Sarayı var.

Meydanı geçerek bu defa Vajdahunyad Şatosu doğru yol alıyoruz. Burası masal gibi bir yer. Kocaman bir parkın içinde Szechenyi kaplıcası, hayvanat bahçesi ve gölün kenarında Vajdahunyad Şatosu var.  Farklı mimari üslupları yansıtan bu şato, yine 1896 yılındaki 1000 yıl kutlamaları için geçici olarak yapılmış. Ancak o kadar beğenilmiş ki daha sonra tuğladan tekrar inşa edilmiş. Burada gotik, rönesans ve barok üsluplarının hepsini görmek mümkün.

Kahramanlar meydanındansa ben burayı çok çok daha fazla beğendim. Buranın bana verdiği hissiyata Almanya’da Heidelberg’de de kapıldığımı da hatırlıyorum. Sanki Şatonun gotik kulesinden Rapunzel aşağıya saçlarını sallayıverecekmiş ya da Külkedisi ve Prens ağaçların arasından fırlayacakmış gibi bir his geliyor insana.

Umarım siz de benim kadar beğenmişsinizdir Vajdahunyad şatosunu. Epeyce uzun bir gezi ancak hoş bir yürüyüş güzergahı oldu bizim için. O nedenle bu yürüyüş parkurunu denemenizi tavsiye ederim. Bir sonraki yazıda Vaci Caddesinde bir yürüyüş yapıp şehir haline uğrayacağız.

4 comments

Add Yours
  1. tütü...

    Sen Vaci Utka’ya geçmeden, gezgin ruhlu biri olarak yolun Tekirdağ taraflarına düşerse Budapeşte gezini (iş için de olsa, gezi gezidir,ben bayılırdım iş gezilerinin arasına bir yerler sıkıştırmaya) tamamlayacak bir rota sana. Macar bağımsızlık kahramanı Prens Rakoczi ömrünün son 15 yılını şimdi müze olan, Tekirdağ’daki bu Osmanlı evinde geçirmiş.(http://www.arkitera.com/h24775-rakoczi-muzesini-gecen-yil-3500-macar-ziyaret-etti.html)
    Yorum için son bölümü yazmanı beklerken bir bale, bir de tiyatro tadı aldım.Budapeşte’yi de yeniden gezdim.Deklanşörüne ve kalemine kuvvet .Giriş bölümün için ayrıca teşekkür…..

    • Epicurious

      Sevgili Tütü,

      Cesaretlendirici sözlerin ve ufkumu açan yorumların için ne kadar teşekkür etsem az. Ben biraz sıkıcı yazdığımı düşünüyordum ki sözlerin bana gerçekten ilaç gibi geldi. Demek Rakoczi bizim memlekette de bu kadar zaman geçirmiş. Yazıyı dikkatle okudum ve hem çok şaşırdım hem de çok sevdim. İş gezileri konusunda da hem fikiriz:) İş ya da tatil farketmez gördüklerimizi aktarmak, paylaşmak, bazen de tecrübeleri aktarmak çok keyifli.

      Budapeşte serisi en azından iki yazı daha sürecek. Umarım gezmeye ve paylaşmaya uzun zaman devam ederim. Zira hayatta yapmayı en çok sevdiğim şeylerden biri bu sanırım.

      Sevgilerimle

  2. Ali KOCA

    Budapeste yolunuz dusudugunde turkce rehber isteginizi buradan karsilayabiliriniz.
    Sevgili gezginimiz herseye dokunmus neredeyse ama yinede buralara geldiginizde Yeraltindaki kale labirentlerini, Ruslarin gizli yeralti hastenesini de notlariniz arasina aliniz.

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s