New York Gezi Notları 5: Bagel, Financial Center, South Sea Port, Brooklyn Bridge, 5 Napkin, MoTown

New York’daki son günümüzde evde kahvaltı etmek yerine bir New Yorker kahvaltısı için Murray’s Bagel‘ın yolunu tuttuk. Sebebi belli Google’da New York Bagel yazdığınızda harita üzerinde işaretlenen ilk bagelcı burası. Hakkında çok da fazla bir şey bilmeden yolunu tuttuk. Çeşit çeşit ekmek arasından, çeşit çeşit harç malzemesi ile birlikte bir seçim yaparak önce yumurtalı ve baconlı söyledik. Bu bize biraz kuru geldi. Çünkü aslında Bagel’ın en temel malzemesi krem peynir. İkincide aynı hatayı yapmayıp ortadan yarıya kesilmiş taze soğanlı krem peynirli, bacon ve domatesli nefis bir bagel’ı Ozzy ile paylaştık. Yanında bir güzel cafe latte ile gerçekten bizi mest etti. Bizim seçimlerimiz dışında tarçınlı, üzümlüden tutun soğanlı, çavdarlı, tam tahıllı, sarımsaklı en az 10 çeşit ekmek vardı. Sadece tuzlu değil, nutellalı, fıstık ezmeli, humuslu farklı çeşitte bagelları da burada tadabilirsiniz.  Eminim daha New York’ta çok iyi bir sürü bagelcı var. En iyisi siz de gözünüze kestirdiğiniz birinde bagel ile sabah kahvaltısı yapmadan gelmeyin.

egg and bacon bagel Murray's bagel

Murray's Bagel

Murray's bagelBu güzel kahvaltının ardından  yine Manhattan adasının güneyine doğru indik. Öncelikle Dünya Ticaret Merkezinin olduğu bölgedeki Memorial’ı ziyaret ettik. 11 Eylül 2001’de 90 milletten yaklaşık 3000 kişinin öldüğü saldırının ardından yıkılan iki binanın yerine iki havuz yapılmış. Bu havuzların orta yerindeki boşluktan aşağıya dökülen sular Kuzey Amerika’daki en yüksek çağlayanını oluşturuyormuş. Havuzların kenarındaki mermer duvarların üzerinde ölen kişilerin isimleri yazıyor. Alanın geriye kalanı ağaçlandırılmış.

9/11 Memorial

9/11 Memorial

9/11 Memorial

9/11 Memorial

9/11 Memorial

9/11 MemorialBuradan ayrıldıktan sonra gökdelenlerin arasında güneş vurmayan yollada yürüyerek Wall Street’e doğru ilerliyoruz. Siyah takım elbiseli finansçıları, bankacıları görmeyi beklerken aslında daha çok bizim gibi turistlerle birlikte sokaklara dolaşıyoruz.

New York Stock Exchange

New York Stock Exchange

Wall Street New York

Wall StreetNew York’ta sokakta yemeği bir klasik… Wall Street’de bile olsanız. Aman dikkat kravata damlatmayalım!

Wall Street Sokak yemekleri

Wall Street Sokak yemekleriBuradan önce sahile doğru yürüyoruz, sonra Brooklyn köprüsüne giden yola sapıyoruz.

Lower Manhattan New York

Lower Manhattan New YorkVe sonunda rüzgara rağmen Brooklyn Köprüsündeyiz.

Brooklyn Köprüsü

Brooklyn Bridge

Brooklyn BridgeBrooklyn Köprüsünün sonuna kadar yürüyemedik biz. Aşırı rüzgarlı bir gündü ve zaten günlerdir o kadar yol yürümenin verdiği yorgunlukla göze alamadık. Ancak eminim bahar mevsiminde çok rüzgarlı olmayan bir havada bu köprüyü geçmenin tadına doyum olmuyordur.

Buradan çıkınca hemen köprünün dibindeki bir parkta oturup dinlendik, ardından da kendimizi ödüllendirmek için  5Napkin‘e doğru uzadık. O kadar çok hamburger yememize rağmen, bana hiç fenalık gelmediğini söylesem size. Kalın ve sulu sulu köftesiyle bence buradaki hamburger bizim bildiğimizden çok farklı bir şey. Shake  Shack ve Bill’s Bar and Burger uğradığımız hamburgecilerden benim hatırlayabildiklerim. Shake Shack’e bayıldım, İstanbul’dakine daha gitmedim, nasıldır bilmiyorum.

5Napkin New YorkYemekten sonra Starbuckstan aldığımız kahvelerimizi Time Square’de merdivenlerde oturarak içtik.

Times SquareYanıp sönen ışıkları izleyen inanılmaz bir kalabalık… Reklam panoları yine gözlerimizi alıyor. Kahvelerimiz bitince biz bu defa MoTown‘u izlemek üzere tiyatroya yollandık. Eğer siz de gitmeden önce müzikal biletlerinizi almak isterseniz, TicketMaster’ın Amerikan versiyonunda bir hesap açmanızı tavsiye ederim. Böylece internet üzerinden biletinizi alıp rahat edebilirsiniz.

MoTown’u ben çok beğendim. Tam bir dönem hikayesi ve biyografik bir müzikal olduğu için hem hikayeyi dinlerken müthiş keyif aldım hem de şarkılarla coştum gittim. MoTown Records’un kurucusu Berry Gordy’nin hikayesinin yanında Diana Ross,  Stevie Wonder ve hatta Jackson Five’ı sahnede izliyorsunuz.  Eğer yakın zamanda İstanbul’da Jersey Boys’u izleyip beğenen varsa, MoTown’u fırsat bulduğunda hiç kaçırmasın derim.

Bizim New York maceramız şimdilik bu kadar. Yaptığımız bir sürü şeyin yanında yapamadığımız tonlarca başka şeyi arkamızda bırakarak San Francisco’ya uçtuk. Gecikmeden San Francisco yazılarında buluşmak üzere, herkese iyi haftalar diliyorum.

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s