Bayram dönüşü 4 çalışma gününü tamamladıktan sonra soğuk algınlığından muzdarip bir şekilde haftasonuna yelken açmış durumdayım. Yazılacak emailler, çözülecek sorunlar, ayarlanacak toplantılar, okunacaklar yapılacak işler listesinde birbiri ardına dizilirken ben hastalık yüzünden haftanın son iki gününü çok da verimli kullanamadım. Ama Pazartesi yine bir yolculuk var o yüzden kısa zamanda toparlanmam lazım.
İstanbul yine her zamanki temposuyla yeni bir sonbaharı karşılamış bile. Her yerde şehre döndük, nerede kalmıştık tadında yazılar, sonbahara övgüler var. Hava bu aralar gıcır gıcır çünkü yazın nefesimizi kesen neme veda etmiş görünüyoruz.
Geçen yazıda, olmadığım aylarda neler yaptığımı biraz özetlemeye çalışmış belli bir yerden sonrasını daha detaylı yazabilmek için özeti yaz başında kesmiştim.
İşte o kaldığım yer tam bizim deniz, kum, güneş tatilimize denk geliyor. Daha önce Midilli ve Rodos’u görmüş ve bu iki adadaki izlenimlerimden daha fazlasını keşfetmek için gereken ilhamı almıştım zaten. Bu sene plan yaparken asıl hedef Girit’e gitmekti ancak artık Girit’e doğrudan uçuş olmaması, uçak biletlerinin bizim seyahat etmek istediğimiz tarihlerde alıp başını gitmiş olması bizi caydırınca daha yakın alternatifleri değerlendirmeye karar verdik.
Aklımıza ilk gelen Yunan Adası Samos oldu. İlk etapta 7 günlük bir tatilin tamamını bu adada geçirmeye niyetlensek de sonradan Patmos’u da planlarımıza dahil ettik. Ayrıca feribot saatleri nedeniyle bir gece önceden gidip Kuşadası’nda kalmamızın da faydalı olacağını düşündük. O yüzden Cuma akşamı biraz da işten erken çıkıp saat 5 uçağı ile önce İzmir’e indik. Otele yerleşip bir akşam yemeği yedikten sonra ertesi sabah saat 9’daki feribot’a binmek üzere 8 gibi limana gittik. Tekne planlanan saatten 1 saat 20 dakika sonra kalktı! İndiğimizde beklediğimiz pasaport kuyruğu da cabası! Ama sonunda ulaştığımız şeye değdi.
Kabaca aşağıdaki programı izledik son derece de memnun kaldık. O yüzden size de gönül rahatlığıyla tavsiye edebilirim. Kaldığımız Otelleri de yine burada görebilirsiniz.
KUŞADASI 21-22 Temmuz 2017 – İlayda Avangarde Hotel
SAMOS / KOKKARI 22-25 Temmuz 2017 – Studio Loukia
PATMOS 25-27 Temmuz 2017 – Captain’s House
SAMOS / PYTHAGORION 27-29 Temmuz 2017 – Polyxeni Hotel
Kuşadası’ndaki otelimiz yeni açılmış pırıl pırıl bir şehir oteli. Kahvaltı dahi edemedik vaktimiz olmadığı için ama oda, yataklar son derece rahattı. Kokkari ve Pythagorion’daki otellerin her ikisi de müthiş deniz manzaralı, temiz kompak pansiyon/otellerdi. Tek ve en büyük sıkıntıları banyoların ve özellikle de duş teknelerinin minyatür boyutuydu. Üstelik her ikisinde de duş perdesi olduğu için banyodan perdeye dokunmadan çıkma çabası gerçekten çok hareketli ve heyecanlı bir duş deneyimi sağlıyordu. Patmos’taki otelde biraz daha geniş bir odada kaldık. Otel ana caddeye baktığı için deniz manzaralı değil, arkaya bakan daha büyük bir odayı tercih ettik, misler gibi de uyuduk. Burada banyo da dahil herşey olması gereken büyüklükteydi.
Kuşadası’ndan Samos’a giden feribotları iki farklı firma işletiyor: Barel ve Meander Travel. Kuşadası’ndan kalkan feribotlar Vathi ya da Pythagorion’da duruyorlar. Biz Vathi’ye gidip, Pythagorion’dan döndüğümüz için Meander ile gidip Barel ile döndük. Bir de Ertürk var ki aslında feribot seferi işletmiyor ancak Meander ve Barel’in biletlerini satıyor. Bir yakınımız Ertürk’ten Samos bileti alıp, yanında kapı vizesi başvurusu da yapmıştı bu yaz yakın bir tarihte. Onların biletleri Pythagorion’a idi. Ertürk vize belgelerini Vathi’ye gönderip hem tatillerinin yanmasına, Adadan geri çevrilmelerine ve bir sürü de zarara girmelerine sebep olmuştu. Üstüne üstlük epeyce yalan dolan söyledikleri için yol açtıkları sinir bozukluğu da cabası. O yüzden biz biletleri doğrudan feribot şirketinin kendisinden aldık. Hiç bir sıkıntı ile de karşılaşmadık.
Kuşadası’ndan Samos’a giden tekneler oldukça ufak ve Ege’nin çırpıntılı, akıntılı deniz yollarında fındık kabuğu gibi sallanarak gidiyorlar. Özellikle Pythagorion’dan dönen teknede pek çok yolcu bu sallantı yüzünden epey sıkıntı çekti. Midesi bulanan, başı dönen, fenalık geçirenler oldu.
Samos’tan Patmos’a geçen tekneler ise hem çok konforlu hem de çok hızlı. Biz biletimizi ferryconnection.com‘dan aldık. Sattıkları biletler Dodekanisos Seaways’a ait. Yine olsa yine onlarla gitmek isterim. Gerçekten de çok konforlu sorunsuz bir seyahatti. Üstelik aynı feribotlar sadece Samos’a değil adalara uğraya uğraya Rodos’a kadar gidiyorlar. Bir sonraki sene island hop yani o ada senin bu ada benim gezmek istersek bu deniz yolu şirketini aklımda tutacağım. Bizim Kuşadasından geldiğimizin 3 katına yakın bir mesafeyi yarısından daha az sürede alıyor bu tekneler.
Patmos Samos’a kıyasla çok daha ufak bir ada. Limanı Skala’da, bizim otelimiz de buradaydı. Adada 20 tane taksi var. Duraktan çağırınca ekstradan 1-2 euro karşılığında gelip sizi bulunduğunuz yerden de alıyorlar. Kıyaslamak gerekirse Patmos daha zengin bir ada görünümünde, iki adanın enerjisi, bitki örtüsü, plajları birbirinden çok farklı. Bu farklılık bana çok iyi geldi ve ikinisi de ayırd edemeden farklı sebeplerle çok sevdim.
Bir sonraki yazıda, her iki adada da nerelerde yüzdük, nerelerde denize girdik onu anlatacağım. Görüşmek üzere 🙂