Türkiye’yi ziyaret eden turistlere Türkiye ile ilgili 5 anahtar kelime say dense biri hamam olurdu herhalde. Uzun yıllar önce bir gençlik kampında tanıştığım Belçikalı kız Konya’da hamama gideceğim diye tutturunca çok şaşırmış, ne işi var hamamda duş varken diye düşünmüştüm. O zamanlar hamam kavramı benim için mahalle dedikodusu yapan kadınların toplandığı bir nevi varoş kültür ürünüydü. Tabi yaşım biraz daha kemale erince Anadolu tarihindeki hamam geleneğinin Romalılara kadar dayanmakla birlikte özellikle İstanbul’u fethi ile birlikte hem sosyal hayatın bir parçası olduğunu öğrendim. Evliya Çelebi’nin yazdığına göre, 17. yüzyılda İstanbul’da 4 bin 536 özel hamam ile halka açık 300 hamam varmış. Ancak şehirlerde su şebekesi geliştikçe umumi hamamlara ilgi azalmış ve bu hamamların yerini evlerdeki banyolar almış. Bugünkü trend eski hamamların restore edilerek turizme yeniden kazandırılması üzerinden ilerliyor. Tabi bir de orijinal adı “Sanitas Per Aquam” yani “Sudan gelen Sağlık” olan SPA otelleri var.
Artık hamam antipatim yok ve aslında bulsam iyi bir hamam deneyimi yaşamayı çok da isterim. Geçen yıl gittiğim yenilenmiş Kılıç Ali Paşa Hamamı’ndan bir hafifleme hissiyatı ile çıkmakla birlikte tam da aradığımı bulamamıştım. O gün konforlu bir banyo deneyimi olarak yer etti aklımda. Oysa ki eğer iyi yapan birine denk gelmişseniz kese ne güzel bir şeydir, sabun kokuları içerisinde yapılan köpük masajından sonra cennnete gitmiş de geri gelmiş gibi olmamak mümkün değil sanırım.
Bir arkadaşımıza hediye çeki almak niyeti ile gittiğimiz Les Ottomans otelinin SPA’sına girdiğimde aklımda kendime de bir şeyler alıp çıkmak yoktu. Ancak içeri girdikten sonra paket programlarını incelerken bir şans vermek istedim ve çiftler için satılan Les Ottomans İmzalı Turunç Bakımını satın aldım. Otel fazlası ile şaşalı, müthiş bir manzaraya sahip.
Eskiden Muhsinzade Yalısı olan ancak şimdilerde otel olarak hizmet veren bir mekan. Otel dekorasyonunun şatafatından sıyrılıp alt kata SPA bölümüne indiğinizde herşey sadeleşiveriyor. Mis gibi bir koku zaten her yana yayılmış vaziyette. Sizi alıyorlar soyunma odalarına, terliklerinizi, bornozlarınızı ve peştemallerinizi veriyorlar. Hazır olunca önce buhar odasında 15 dakika kadar bekleyip ardından hamam bölümüne alıyorlar. Sadece size ayrılmış bir hamam… Yatıyorsunuz sıcak göbek taşının üzerine ve kendinizi bırakıveriyorsunu usta ellere. Natırlık ne kadar önemli ve hamam deneyimi açısından ne kadar fark yaratabiliyor burada anlıyorsunuz. Hamamda bornozunuzu giyip saçlarınız havlulara sarıldıktan sonra geçtiğiniz dinlenme odasında ikram ettikleri siyah üzümlerin verdiği serinlik ve orada demledikleri nefis bitki çayının tadı hala damağımda.
Çok büyük bir beklenti ile gitmemiştik ama biz bir çift olarak kendimizden geçmiş bir şekilde ayrıldık otelden. Toplam 60 dakika süren bakım kese, köpük masajı ve bir de turunçlu cilt maskesinden oluşuyordu ve fazlasıyla yeterli geldi. Çıkışta otelin boğaza bakan tarafında soğuk içeceklerinizi de yudumlamak da cabası. Bu aralar kendinizi ya da bir sevdiğinizi şımartmak isterseniz gerçekten güzel bir seçenek.
*Yukarıdaki son iki resim dışındaki resimler bana ait değil. Bilginize:)
merhaba, yazı için teşekkürler. bende les ottomans caudalie spa denemek istiyorum umarım memnun kalırım ☺