Browse by:

Sushi Lab, İstanbul

Geri döndüm dedikten sonra ortalıktan 8 ay kaybolmak bir harika dostum. Her defasında kesin yeniden yazmaya başlamalıyım diyorum. Ama sonra arada ne kadar çok şey oldu bunları oturup nasıl anlatacağım tek tek diye düşünüp, üşenip daha blogun ana sayfasını açamadan vazgeçiyorum. İşte tam da bu yüzden, bu defa başka bir yöntem denemeye karar verdim. Kısa…

Oradan buradan İstanbul’dan: Yine mi Leyla, Mojabuka, Taze Direkt

Bazı Pazartesiler ne kadar da güzel, mesela işe gitmediğiniz Pazartesiler…. Hele o kadar yorulmuşsanız, bir işi güzel sonuçlandırmışsanız ve kendinizi kendi kendinize kalacağınız bir kaç gün ile ödüllendirmek ne kadar da tatlı. Kafamda hala yapılacaklar listeleri dönüp dolaşadursun, bu haftayı kendime ayırdım. İş telefonum halen açık, emailler geliyor gidiyor arada göz ucu ile neler oluyor…

İstanbul kazan biz kepçe geziniyoruz ağzımız kulaklarımızda…

Buralara uğrama sıklığım yine azalmaya başladı sanki. Hiç de memnun değilim bu durumdan çünkü haftalar ve günler boyunca aklıma gelen bir bir çeşit enteresan şeyi not dahi alamadan unutuveriyorum. Oysaki hergün biraz zaman ayırsam şu yazma işine geri dönüp baktığımda gerçekten de tadından yenmeyecek. Sokakta gezindiğim zamanlar dışında evde ya çalışıp ya da interneti karıştırmaya…

Bir haftasonu daha kapıda… İstanbul, yemeler, içmeler, gezmeler…

Bahar tadında geçen koca bir haftanın ardından önümüzdeki kar yağışı ve fırtına yine kapımızda… Tam da haftasonunun başladığı şu saatlerde son zamanlarda  deneme şansını bulduğum restoranları paylaşacağım bir yazı yazmak geldi içimden. Kar gelmeden, yeniden evlere tıkılmadan son çıkış olabilir bu haftasonu! İstanbul alternatifleri bol bir şehir o yüzden binlerce seçenek arasından ne yapacağınıza karar…

Bir Cumartesi gününün hikayesi… Ministry of Coffee, Biella, Muji, Kantin, Whiplash, The Theory of Everything

Bazı sabahlar çok ama çok enerjik uyanırken bazı sabahlar nedense sürüne sürüne banyonun yolunu bulup ancak duşta sıcak su saçlarımdan aşağı süzülmeye başladığında ayılabiliyorum. Hatta daha sonrasında da kahvaltı etmeden canım evden dışarı adım atmak istemiyor… Cumartesi günü keyifle uyanıp, enerji patlamasıyla yataktan kalkınca ilk iş duş yapıp üstümü giyip kendimi dışarı atıverdim. Uzun zamandır…

Parkta güzel bir gün ve Çiya’da enfes bir yemek

Bu haftanın yarısından fazlasını Ankara’da geçirdim. Salı günü sabah gidip ancak Cuma akşam üstü İstanbul’a dönebildiğimde gözlerim uykusuzluktan acırken son bir kaç email daha yazdıktan sonra modum değişti. Dışarı çıkacak kadar enerjim yoktu ama bu evde minik çaplı bir eğlence yapmama da engel değildi tabi! Az ve öz,  şaraplı, peynirli, şarküterili bir sofrayı hızlıca donatıp…

Rumeli Hisarı, Kahvaltılar, Zeki Müren, Asi Kuş, Ali Poyrazoğlu

Yıllar önce İstanbul’la ile daha yeni haşır neşir olmaya başladığım zamanlarda Rumeli Hisarından kahvaltı etmek benim için olmazsa olmaz aktivitelerden biri idi. Ancak gel zaman git zaman ben vaktimi İstanbul’un daha farklı semtlerinde geçirir oldum. Taşındıktan sonra ise Rumeli Hisarı pek uğradığım bir yer olamadı. Geçen haftalarda bir sabah hem Hisar tarafında kahvaltı edelim hem…

Yeniler: Virginia Angus, Leyla, Kronotrop ve Bakarsın Bulutlar Gider…

Dışarıda yine rüzgar kıyamet kopuyor. Dünkü şahane havayı düşününce bir anda gelen fırtınalı hava ve yağmur bizi yine eve kapatıverdi. Oysa hava güzel olsa İstanbul Modern’e gitmek gibi bir isteğim vardı. Gelin görün ki olamadı! O zaman yaşasın meyve tabağı, fincan fincan çay, kahve, dijitürk şöminesi ve kanepe. Çok gezerken yazmak zor olduğu için şimdi…

Tiyatro üstüne yemek: Blam, Eataly

Geçen haftasonu açtığımız tiyatro sezonuna bu hafta farklı tarzda bir gösteri ile devam ettik. Zorlu PSM’de yaklaşık 1 hafta boyunca sergilenen Blam‘ı izlemek üzere Cumartesi günü yollara düştük. Oyunun saatini yanlış hatırlayınca az daha kaçırıyorduk ancak 10 dakika gecikme ile salondaki yerlerimizi alabildik. Sıradan bir ofiste çalışanların hayalgücü ve yaratıcıkları ile nasıl da bir aksiyon…

İstanbul Reinvented: Yazı İstanbul’da Geçirenlere Öneriler- Pier Lotiden Eyüp Sultan’a

Siz de ara ara tarihi yarımadaya yolunu düşürenlerden misiniz bilmiyorum ama benim uzunca bir süre gidip de Haliç’in öteki tarafı da gezinmezsem içim rahat etmiyor. Gezilecek görülecek o kadar çok şey var ki bazılarına birden fazla defa gitmeyi çekiyor canım… Mesela Ayasofya’ya taşındığımızdan bu yana 3 kez, Topkapıya 2 kez, Yerebatan sarnıcına da 2 kez…