Browse by:

Cambazın Cenazesi, Ops Passage ve sakin bir haftasonu

Cumartesi akşamı İzmir’den gelen bir arkadaşımızı da yanımıza alarak yine İkinci Kat‘taki ikinci tiyatro oyunumuzu izlemek için Karaköy’ün yolunu tuttuk.  Bu defa ilk seferki kadar ürkütücü gelmedi o daracık karanlık sokaklar. Erkenden geldiğimiz için tepe kattaki kafeye çıkıp çaylarımızı yudumladık.  Bu minik Cafede tam oyun öncesinde demledikleri çay taptaze, üstelik eğer isterseniz bunlara eşlik edebilecek…

Adolf, The Book Thief ve The Boy in the Striped Pajamas

Ocak ayının son haftasına geldik bile, bir yandan yeni yıl hedefleri peşinde elimden geldiği kadar aldığım kararlara uygun bir hayat yaşamaya çalışırken, iş tıpkı geçen yıl bu zamanlarda olduğu gibi bastıkdıkça bastırıyor. Kendimi takip ettiğim çizelgelerde durumum kimi konularda epeyce iyiyken bazı konularda pek de becerikli olamadığımı görüyorum. Bir sürü şeyi aynı anda değiştirmeye çalışınca…

Parkta güzel bir gün ve Çiya’da enfes bir yemek

Bu haftanın yarısından fazlasını Ankara’da geçirdim. Salı günü sabah gidip ancak Cuma akşam üstü İstanbul’a dönebildiğimde gözlerim uykusuzluktan acırken son bir kaç email daha yazdıktan sonra modum değişti. Dışarı çıkacak kadar enerjim yoktu ama bu evde minik çaplı bir eğlence yapmama da engel değildi tabi! Az ve öz,  şaraplı, peynirli, şarküterili bir sofrayı hızlıca donatıp…

Rumeli Hisarı, Kahvaltılar, Zeki Müren, Asi Kuş, Ali Poyrazoğlu

Yıllar önce İstanbul’la ile daha yeni haşır neşir olmaya başladığım zamanlarda Rumeli Hisarından kahvaltı etmek benim için olmazsa olmaz aktivitelerden biri idi. Ancak gel zaman git zaman ben vaktimi İstanbul’un daha farklı semtlerinde geçirir oldum. Taşındıktan sonra ise Rumeli Hisarı pek uğradığım bir yer olamadı. Geçen haftalarda bir sabah hem Hisar tarafında kahvaltı edelim hem…

Yeniler: Virginia Angus, Leyla, Kronotrop ve Bakarsın Bulutlar Gider…

Dışarıda yine rüzgar kıyamet kopuyor. Dünkü şahane havayı düşününce bir anda gelen fırtınalı hava ve yağmur bizi yine eve kapatıverdi. Oysa hava güzel olsa İstanbul Modern’e gitmek gibi bir isteğim vardı. Gelin görün ki olamadı! O zaman yaşasın meyve tabağı, fincan fincan çay, kahve, dijitürk şöminesi ve kanepe. Çok gezerken yazmak zor olduğu için şimdi…

Tiyatro üstüne yemek: Blam, Eataly

Geçen haftasonu açtığımız tiyatro sezonuna bu hafta farklı tarzda bir gösteri ile devam ettik. Zorlu PSM’de yaklaşık 1 hafta boyunca sergilenen Blam‘ı izlemek üzere Cumartesi günü yollara düştük. Oyunun saatini yanlış hatırlayınca az daha kaçırıyorduk ancak 10 dakika gecikme ile salondaki yerlerimizi alabildik. Sıradan bir ofiste çalışanların hayalgücü ve yaratıcıkları ile nasıl da bir aksiyon…

Tiyatro: Kimsenin ölmediği bir günün ertesiydi

Ankara’dayken ne kadar çok tiyatroya giderdim… İstanbul’a taşındıktan sonra epey bir süre farklı oyunlara gittikten sonra  tam anlamıyla etkileyen bir oyunla karşılaşamayınca  yeniden bilet almaya elim gitmedi. Böylece uzunca bir süre tiyatro benim hayatımdan çıkıverdi. Geçen hafta bir akşam Biletix’te gezinirken gözüme iki oyun çarptı ve arka arkaya her ikisine de bilet aldım. Biletlerimizden ilki…

Kraliçe Lear- Bir Yıldız Kenter Masalı

Bu sezon Devlet Tiyatrolarının sıkı takipçisi olduğumuz gibi düzenlenen festivaller kapsamında ayağımıza gelen fırsatları da kaçırmamaya çalışıyoruz. O yüzden geçenlerde bizim ekürimizin dişi üyesinden gelen Yıldız kenter izlemeye gidelim mi? teklifini hiç kaçırmadan kabul ettik. Aslında bu oyunu Budapeşte’ye gitmeden evvel izledik ancak yol hazırlığı vs. derken yazı geç bir vakte kaldı. Ancak geç olsun…

Sonunda Matruşka:Bir tiyatro yazısı daha…

Ocak ayında yazdığım bir yazıda kendimce denemek istediğim, görmek, izlemek, gitmek istediğim şeylerin, yerlerin kısa bir listesini yapmıştım. Listedeki pek çok şeyi halen yapamamakla birlikte yavaş yavaş tamamlamaya uğraşıyorum. Bu tabi ki bir zorunluluk değil ancak görüp beğendiğim şeyleri yazmak zamanı daha doğru planlamamı da sağlıyor. İşte böylece Cumartesi akşamı epeydir izlemek istediğimiz Matruşka’da aldık soluğu. Tiyatro…

Haydi Karına Koş-Yine Tiyatrodayız…

Bu sezon Devlet Tiyatrolarını sıkı takipteyiz bildiğiniz gibi. Kimi zaman Adamla birlikte kimi zamanda Annem ve Teyzemle oluşturduğumuz  3 Silahşörler Ekibi ile birbiri ardına tüm oyunları sezon sona ermeden görmeye uğraşıyoruz. İki hafta önce Cumartesi günü bizim üç kişilik çete Haydi Karına Koş’u izlemek üzere Şinasi Sahnesinin yolunu tuttuk. Haydi Karına Koş ilk kez bu sezonda…