Goodmorning Vietnam

Bir önceki yazıda Hanoi’den devam ederiz demiştim ama yazmaya oturunca fikrim değişti. Önce biraz Vietnam anlatsam daha iyi olur gibi geldi. O zaman Vietnam tarihi, kültürü ve sosyolojisine kısaca bir göz atalım ve turistler/gezginler için bir kaç pratik bilgi paylaşalım.

Sosyal ve kültürel yaşam

Vietnam Sosyalist bir Cumhuriyet ve Hanoi 1976 yılından bu yana Vietnam’ın başkenti. Ülkenin yüzölçümü 331 bin kilometrekare, nüfusu 95 milyon ve yaş ortalaması son derece genç. Bu güler yüzlü halk motosikletleri ile bütünleşmiş bir yaşam sürüyor. Rehberimiz Ülkü’nün tabiri ile motosikletler Vietnamlılarım adeta uzvu haline gelmiş. Ülkedeki motosiklet sayısı 55 milyon, kask takmak mecburi ve tüm sürücüler bu kurala uyuyor. Bunu ayrıca belirtiyorum çünkü Tayland’da da motosiklet kullanıcı sayısı oldukça yüksek olmasına rağmen kask takmayan çok sayıda sürücü ile karşılaştık.

Bizim ülkeyi ziyaret ettiğimiz dönem onların yeni yılı kutladıkları TET bayramı arefesiydi. Ay takvimine göre yapılan bu kutlamalar, Çin’in Yeni Yılı ile aynı zamana denk geliyor. Ocak ayının ikinci yarısında olduğumuz için yeni yıl hazırlıklarının epeyce bir kısmına şahit olabildik. Şans ve mutluluk getirdiğine inanılan kırmızı renk bu süslemelerin en baskın rengiydi. Şehirlerin yeni yıl için süslenen alanlarında geleneksel kıyafetlerini giymiş genç kızlar ve erkekler fotoğraflar çektiriyordu. Her köşe başı aydınlatmalar, fenerler, süslemelerle yeni yıla hazırlanıyordu.

Ejderha Çin mitolojisinde ne kadar önemli ise Vietnam mitolojisinde de benzer bir önem sahip. Hatta efsaneye göre Vietnamlılar Ejderha Kral ve Ölümsüz Peri Kraliçenin çocukları imiş. Vietnamlıların yaratılış destanı olarak da bilinen bu hikayede, ejderha kralı olan Lac Long Quan ve ölümsüz bir peri olan Au Co birbirlerine aşık olmuşlar, evlenmişler, 100 tane çocukları olmuş. Bir gün Kral, Ölümsüz peri Kraliçe’ye “Ben ejderhaların soyundan geliyorum, sen ise tanrıçanın soyundan. Biz ateşle su kadar uyumsuzuz, birlikte devam edemeyiz.” diyince ayrılmışlar. Türk melodramlarını aratır nitelikteki bu ayrılıktan sonra, çocukların yarısı babalarının peşinden denize, diğer yarısı da annelerinin peşinden dağlara gitmişler. Zamanla, ejderha ve perinin soyundan gelenler, Vietnam’ı kurmuşlar. Annesinin peşinden dağlara giden en büyük oğulları, Vietnam’ın ilk kralı olmuş. İşte bu yüzden, ejderhalar tapınaklarda ve pek çok farklı noktada karşımıza sıklıkla çıkan semboller ve Vietnam kültüründe gücün, refahın ve koruyuculuğun simgesi.

Atalar ve aile Vietnam’da kutsal kavramlar. Üç jenerasyonun aynı evde yaşaması son derece olağan bir durumken, çocukların ve yaşlıların bakımı da yine aile içerisindeki en önemli sorumluluklardan biri. Ataya saygı kültürün belki de en belirgin ve en önemli parçası. Hemen hemen her evin bahçesinde ev halkının atalarına saygılarını sunduğu bir sunak görmek mümkün. Bu sunaklara tıpkı tapınaklardaki gibi, mumlar ve tütsüler yakıyorlar. Çiçekler bırakıyorlar, yemek ve içecekler sunuyorlar.

Vietnam sokaklarında gezinmeye başladığınızda, kadınların üzerinde belden aşağı tarafının yanları açık, rengarenk, hafif uçucu kumaşlardan yapılmış uzun bir tunikler göreceksiniz. Ao dai denilen bu kıyafetlerin geçmişi 18. yüzyıla dayanıyor ve hem erkekler hem de kadınlar için ulusal kıyafeti. Pirinç tarlaları ile birlikte gözümüzün önüne gelen klasik konik Vietnam şapkaları da güneş ve yağmurdan korunmanın en pratik yolu.

Olabilecek en kısa Vietnam tarihi

Gelelim Vietnam tarihine. 1000 yıla çok yakın bir süre Vietnam’da hakimiyet kuran Çin’in kültürel etkisini gözlemlemek rahatlıkla mümkün. Vietnamlılar, ülkenin doğu denizini çeviren denize “Güney Çin Denizi” denmesine kızsalar da, 10 yüzyıl süren Çin hakimiyeti döneminde gerçekleşen her türlü alışveriş iki ülkeyi kültürel olarak yakın hale getirmiş. Bir başka enteresan bilgi de “Nam” Çincede Güney anlamına geliyormuş yani Vietnam Güney Viet’lilerin ülkesi.

MS 940 civarında Çin hegemonyasından kurtuluyorlar ve yine yaklaşık 1000 yıl sürecek bir Vietnam hanedanları dönemi başlıyor. Vietnam’a ilk gelen batılı Marco Polo. Ancak asıl Portekizli tüccarların bölgeye gelişi ile hareketlilik artmaya başlıyor. Ticaretin yanında misyoner faaliyetleri başlıyor ancak bu çalışmalardan rahatsızlık duyan ve iktidarlarına tehdit olarak gören Vietnam hanedanları misyonerlik faaliyetlerini yasaklıyor ve hatta bazı papazları hapis/ölümle cezalandırıyor. Ancak maalesef bu durum, 19. yüzyılın ikinci yarısında Fransız kolonisi haline gelmelerine engel olamıyor. Fransızlar 20. yüzyılın ilk bir kaç on yılında Vietnamdaki bağımsızlık hareketlerini kolaylıkla kontrol etmeyi başarıyor.

İkinci dünya savaşı esnasında Vietnam tabiri caizse taraflar arasında top gibi sekiyor. Fransızlar, Japonlar, Amerikalılar derken, Hanoi bölümünde detayını anlatacağım Ho Chi Minh Vietnam’ın bağımsızlığını ilan ediyor. Ama gel gör ki bağımsızlık öyle kolay gelmiyor. II. Dünya savaşı sonrasında işler iyice sarpa sarıyor. 1945’te II. Dünya Savaşı’nın ardından savaşın kazanan devletleri Vietnam’ı 16. paralel üzerinden ikiye bölüyorlar. 1954’te Fransızlar bölgeden çekiliyor ama Soğuk Savaş’ın etkisi dünyada kendini göstermeye devam ederken, yaklaşık 20 yıl süren Laos ve Kamboçya’yı da içine alan Vietnam savaşı başlıyor.

Görünürde sosyalist ve komünist ülkelerin desteklediği Kuzey Vietnam ile anti komünistlerin desteklediği Güney Vietnam savaşırken Aslında savaşan Kuzey Vietnam ve ABD oluyor. 3.14 milyon Amerikalı bu savaşta görev almış, 4 Milyon Vietnamlı öldürülmüş ya da yaralanmış. İnsanlık tarihinin görebileceği en büyük vahşetlerden biri olan bu savaşta 75 milyon litre portakal gazı ve diğer kimyasallar Güney Vietnam’daki yağmur ormanlarının %20sini yok ediyor. Topraklara ekin yerine mayınlar ekiliyor. 1973’te Amerikalılar gidiyor ve 1976’da Vietnam Sosyalist Cumhuriyeti kurularak başkent Hanoi ilan ediliyor.

Çalkantılarla, işgallerle, bağımsızlık savaşları ile ve en nihayetinde büyük acılarla baş edebilmiş bir toplum Vietnamlılar. Bugünkü genç Vietnam nüfusunun büyük bölümü savaşlar sona erdikten sonra doğmuşlar ve görünen o ki geçen yüzyılda yaşananlarla aralarına bir sünger çekip, önlerine bakarak barış içinde yaşamaya kararlılar. Komünizm hala ülkenin adının bir parçası olarak kalsa da kapitalist bir ekonomik sistemin tüketim alışkanlıklarını sokakta sokakta rahatlıkla gözlemlemek mümkün. Ayrıca, sokakları güvenli, erkekten çok kadın görmek daha farklı bir güven veriyor. Dünyanın dört bir yanından turistler her yıl ülkeyi ziyaret ediyor ve Amerikalı ve Fransız yoğunluğu göze çarpıyor. Amerikalılara karşı tepkili değiller. Turist olarak ülkelerine gelmelerinden memnunlar.

Ne zaman gidilir?

Bu enlem derecelerinde hava sıcaklıkları ve yağışlar gerçekten çok değişken olabiliyor. Biz 14 Ocak günü Hanoi’ye indiğimizde hava son derece tatlı bir bahar tadında idi. Orta Vietnam’a ilerlediğimizde hava gerçekten serinledi ve yağış başladı. Hue ve Hoian’ı yağmur altında gezdik. Ho Chi Minh yani Saigon’a geldiğimizde hava yaza döndü. Ama o sırada hanoi’de hava sıcaklığı 8 derecelere düşmüştü. Güney ve Kuzey arasında ciddi bir iklim farkı var gibi, o yüzden hazırlıklı gitmekte fayda var.

Nakit mi, Kredi Kartı mı?

Güneydoğu Asya’ya seyahat ediyorsanız yanınızda bol miktarda nakit getirmeniz şart. Otellerde, büyük restoranlarda kredi kartı geçiyor. Ancak pek çok yer sadece nakit kabul ediyor. ATM’lerden de para çekebilirsiniz biz tercih etmedik, yeteceğini tahmin ettiğimiz tutarda bir meblağı yanımızda nakit olarak getirdik. Geçen yerlerde kredi kartı kullandık, ödeyemediğimiz yerde nakit para harcadık.Euro yerine dolar getirmeniz tavsiye edilir çünkü komisyon oranları daha düşük.

Vietnam Dong’u ABD doları karşısından Türk lirasından biraz daha kıymetli bir para birimi. Ama bizim sıfırları atmamış halimiz gibi düşünün. 1 dolar = 25.000 Dong ediyor. Alışana kadar biraz zaman geçiyor ama banknotlar böyle. Pek bozuk para görmedik.

Dil

Vietnam bizim ziyaret ettiğimiz 4 ülke arasında Latin harflerini kullanan tek ülke. Bizim aklımızda kalan iki önemli kelimeden biri Xin Chau (sin çau) merhaba demek, diğeri Cảm ơn (Kam ıığğn) teşekkür ederim. İlk kez gidiyorsanız muhtemelen çok kırsal alanda gezmeyeceğiniz için İngilizce sıkıntı olmayacaktır. Pek çok yerde mağaza ve restoran çalışanları sizinle çat pat konuşacak kadar İngilizce biliyorlar. Ancak öyle de hotel resepsiyonları gördük ki belki en çok onlarla anlaşmakta zorlandık.

Sim kart

Biz uzun süre Türkiye’de olmayacağımız için her ülkede mutlaka sim kart almaya gayret ettik. Havalimanına indiğiniz anda para bozdurmak ve ayrıca sim kart almak gezdiğimiz tüm ülkelerde çok kolay oldu. Vietnam’ın en iyi mobil telekom operatörünün Viettel olduğu söyleniyor ama biz 8 dolara denk gelen bir tutara Mobifone almış bulunduk ve hiç sıkıntı çekmedik. Bu 1 aylık turist kartının ücreti. e-Sim tercih etmeme sebebimiz de yine bu şekilde daha uygun bir fiyata gelmesi idi.

Taksi

Grab bu bölgenin Uber’i ve bizim gördüğümüz deneyimden çok fazlası. Çekinmeden kullanın. Dil sorununu ortadan kaldırdığı gibi nakit ödeme yapmanıza gerek de kalmadan istediğiniz adrese sizi misler gibi bırakıyorlar.

Vietnam kendi başına 2 hafta rahatlıkla ayırılıp gezilmesi gereken bir ülke. Biz kuzeyden başlayıp güneyden çıkmış olduk ve aşağı yukarı 10 gün süren gerçekten güzel bir rota izledik. Ama Hoi An ve Hue’de yağmursuz bir havada bir iki gün fazladan geçirmek güzel olurdu. Saigon zaten vaktiniz varsa sokaklarında gezip, akşamları da eğlenebileceğiniz havası çiçek gibi bir şehir. Orada da kalıp biraz daha yerlisi gibi yaşamak çok keyifli olurdu. Şimdilik aklımıza gelen detaylar bunlar. Şehir şehir gezdikçe aklımıza gelen diğer detayları da ekleriz. Bu sefer gerçekten Hanoi’de görüşmek üzere.

Yorum bırakın